
Son 3 yılda Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze’deki soykırımı vesilesiyle defalarca aldığımız bir ders var. Akan kanın durdurulması için başlatılan diplomatik girişimler ne zaman belli bir noktaya gelse mutlaka anormal gelişmeler yaşanıyor, provokasyonlar devreye giriyor.
Son Güncelleme: 17 Aralık 2025 Çarşamba - 10:10 | GDH Haber
Son dönemde Sidney'deki gibi saldırıların zamanlaması dikkat çekiyor!
Son 3 yılda Rusya-Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Gazze’deki soykırımı vesilesiyle defalarca aldığımız bir ders var. Akan kanın durdurulması için başlatılan diplomatik girişimler ne zaman belli bir noktaya gelse mutlaka bir takım anormal gelişmeler yaşanmakta ve silahların susmasını engelleyecek provokasyonlar devreye girmekte. Bu sürece şimdi bir de Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politika eksenindeki değişikliklerin resmiyete dökülmesi eklendi. İkinci Trump dönemi ile ABD’nin kendisine ekonomik fayda sağlamak bir yana bir yük haline geldiklerini açıkça ifade ettiği Avrupa ve İsrail’den uzaklaşma girişimleri arttıkça, ABD’nin savunma kaynaklarının konforunu yaşamaktan vazgeçmek istemeyen odakların provokasyonları da dozunu artırarak tekrarlanıyor. Geçen hafta bunların örneklerinin seri halde yaşandığı bir süreci geride bıraktık.
VARAN 1: ODESSA LİMANINA SALDIRI VE ÇALIŞMAYAN HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ
Önce 12 Aralık Cuma günü Türkiye’yi de içerisine alan ve Ukrayna – Rusya arasında barışı tesis etmeye yönelik girişimleri sabote edebilecek ilk hamle geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin Türkmenistan’da düzenlenen “Uluslararası Barış ve Güvenlik Forumu” kapsamında biraraya geldikten yaklaşık 2-3 saat sonra Rus kamikaze dronları Odessa kentinin Çernomorsk limanında bir Türk gemisine saldırdı. Bu saldırıyı birkaç saat sonra Türkiye bağlantılı iki geminin daha vurulması izledi. Rusya’nın 28 Kasım’da Karadeniz’de başlayan saldırılarına misilleme yapacağı bilinirken, bu saldırılar sırasında Odessa’da hiçbir hava savunma sisteminin faaliyete geçmemesi izaha muhtaçtır.
VARAN 2: SURİYE VE ŞARA’YA DESTEK ARTINCA ABD’YE DOĞRUDAN SALDIRI
Bölgemizde istikrarı dinamitlemeye yönelik ikinci girişim 13 Aralık günü gerçekleşti. Suriye’nin doğusundaki Palmira’da DEAŞ’a karşı operasyon yürüten ABD ve Suriye ordusu yetkililerinin toplantısı sırasında silahlı saldırı düzenlendi. Eski bir DEAŞ mensubunun toplantının yapıldığı binanın penceresinden içeri ateş açması sonucu 2 ABD askeri ve bir ABD’li çevirmen hayatını kaybetti. Saldırgan Suriye askerlerinin anında müdahalesi ile öldürüldü. Bu saldırıyla bağlantılı kişiler ele geçirildi. ABD Başkanı Trump, saldırıyı manipüle edenlerin beklentilerinin aksine, terör eyleminin Şam’daki merkezi hükümetin hakim olmadığı bir bölgede gerçekleştiğine dikkat çekerek Suriye Cumhurbaşkanı Şara’ya desteğini yineledi. Bu saldırının sebebini anlamak için hemen öncesinde ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’un komutanı General Brad Cooper’ın Şara yönetimi ve 10 Mart mutabakatına dair yaptığı açıklamalara bakmak lazım. General Cooper PYD/YPG/SDG ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta varılan mutabakatın hayata geçirilmesini desteklediklerini ve SDG’nin Suriye ordusuna entegre olması gerektiğini söyledi. CENTCOM komutanı ayrıca yalnızca bir haftalık işbirliği sürecinde Suriye ordusu ile beraber 15 DEAŞ karargahını imha ettiklerine dikkat çekerek işbirliğinin artaracak süreceğini de belirtti. İşte bu açıklamaların üzerinden bir hafta geçmeden saldırı haberi geldi.
VARAN 3: İSRAİL’İN EKMEĞİNİ HER BOYUTTA YAĞLAYAN SYDNEY SALDIRISI
Ve geldik 14 Aralık Pazar gününe. Bu defa Avustralya’nın Sydney kentindeki plajda iki silahlı saldırgan dini bayramlarını kutlayan Yahudilerin üzerlerine ateş açtı. Saldırıda 16 kişi öldü. İsrail Başbakanı Netanyahu fırsatı değerlendirmekte hiç geç kalmadı. Ülkesinin küresel bir cihat faaliyetinin hedefi olduğunu iddia ederek Avustralya başta olmak üzere Filistin devletini tanıyan ülkeleri suçlayarak işe başladı. Daha sonra sıra İsrail istihbarat servislerinin sosyal medyadaki uzantılarının İran ve Pakistan’ı bu terör eylemiyle ilişkilendirme operasyonuna geldi. İran’ın, Çin Halk Cumhuriyeti’nin desteğiyle balistik füze stoklarını yenilediğini ileri süren İsrail bir süredir 2025 yılı sona ermeden Tahran yönetimine yeni bir saldırı düzenlemenin imkanını arıyordu. İsrail şu günlerde Avustralya’ya saldırmak için ABD’den yeşil ışık arayışında. Ve gelelim Sydney’deki saldırıdan İsrail’in aradığı son faydaya. 10 gün kadar sonra Netanyahu’nun ABD’yi ziyaret etmesi planlanıyor. Trump bu ziyaret esnasında Gazze’de ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi için Netanyahu’ya baskı yapmayı planlıyordu. Şimdi bu terör eylemini kullanarak Netanyahu’nun kendisine yönelik baskıyı püskürtmesi ve Gazze’de ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini engellemek için direnme ihtimali artıyor. Bu provokasyon treni bununla da kalmadı. Henüz ayrıntıları kamuoyu ile paylaşılmamakla beraber 15 Aralık pazartesi günü Amerika Birleşik Devletleri’nden yeni bir haber geldi.
VARAN 4: ABD’DE YENİ YIL KUTLAMALARINA TERÖR SALDIRISI HAZIRLIĞI
Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın yeni yıl kutlamalarında saldırı planlayan 4 kişilik bir terör hücresini ele geçirdiği duyuruldu. Bu terörist grubun Filistin yanlısı kişilerden oluştuğu iddia edilmekte. Yani GDH’nın değerli takipçileri, 2026 yılında çevremizdeki çatışmaları sonlandırmamak için her türlü entrikayı çevirmeye hazır güçlerin puslu havada hareket halinde olacakları bir jeopolitik iklim bizleri bekliyor. Dahası mevcut çatışmalar bir yana, Türkiye’nin bölgesinde inşa etmeye çalıştığı istikrar ortamını sabote etmeye yönelik yeni girişimler de buna eklenecek. Bu girişimlerin kaynağını sezmek için Tel Avit-GKRY-Atina hattını izlemek yeterli. 16 Aralık günü, İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar’ın GKRY ziyaretini ve 22 Aralık’ta Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in İsrail’e yapacağı ziyareti yakından takip etmekte fayda var. GKRY lideri Hristodulidis de, kambersiz düğün olmaz diyerek İsrail’e gidecek, taraflar ayrıca üçlü zirvede biraraya gelecek. Şer cephesindeki bu gelişmeleri, geçen hafta her ne kadar iki yazı yeterli demiş olsam da gelecek hafta “Sentetik Devlette Hezeyan Mevsimi” yazı dizisinin üçüncü bölümünde ele alacağım.
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:58
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:26
Devamını Oku
27 Kasım 2025 Perşembe - 17:45