
Amerika Birleşik Devletleri’nin, kendisini kime ve neye karşı savunmak için tasarladığı henüz tam anlaşılamayan “Altın Kubbe” füze savunma sisteminin üzerindeki gizem örtüsü yavaş yavaş aralanıyor.
Son Güncelleme: 20 Ağustos 2025 Çarşamba - 07:00 | GDH Haber
Dünya, Trump’ın Alaska ve Washington’daki diplomasi şovlarına kilitlenmişken önemli bir gelişmeye dair ayrıntılar büyük ölçüde gözden kaçtı. Amerika Birleşik Devletleri’nin, kendisini kime ve neye karşı savunmak için tasarladığı henüz tam anlaşılamayan “Altın Kubbe” füze savunma sisteminin üzerindeki gizem örtüsü yavaş yavaş aralanıyor.
2 hafta önce projeyle ilgili yüklenici firmalarla biraraya gelen Trump yönetiminin önde gelen isimlerinin verdiği bilgilere göre “Altın Kubbe”nin şimdiden tahmini maliyeti 175 milyar doları buluyor.
Ki bu tür projeler hiçbir zaman başlangıcında belirlenen maliyetleri tutturmayı başaramaz. Keza, projenin tanıtımı için Alabama’da düzenlenen toplantıya savunma sanayinden yaklaşık 3 bin yüklenici firmanın katılmış olması da, bu tür karmaşık bir projenin Trump’ın öngördüğü şekilde 2028 yılında ve öngörülen maliyetle nasıl tamamlanacağına dair soru işaretlerini artırıyor.
Aslında ABD’nin uzaya sensör yani izleme ve takip cihazları ve lazer silahları yerleştirerek, kendisine yönelik füze tehditlerini bertaraf etme fikri yeni değil. Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan 1983 yılında, Birinci Soğuk Savaş’ın en sert rüzgarlarının estiği günlerde kamuoyunda “Yıldız Savaşları” olarak da adlandırılan bu projenin atasını gündeme getirmiş, uygulama için de 1984 yılında “Stratejik Savunma İnisiyatifi Organizasyonu” ABD Savunma Bakanlığı bünyesinde teşkil edilmişti.
Birinci Soğuk Savaş’ın bitimiyle rafa kaldırıldığı sanılan program, ABD’nin uzay programı içerisinde ilerleyişini sürdürdü.
SAGAN’A GÖRE, YILDIZ SAVAŞI PROJESİ SSCB’Yİ ÇÖKERTMEK İÇİN BİR YANILTMA OPERASYONUYDU
1986 yılında ABD’li gezegen bilimci Carl Sagan’ın bu projeyle ilgili ortaya attığı tez de, projenin gözden uzak gelişmesine katkıda bulundu. Sagan’a göre Reagan aslında böyle bir projeyi gerçekleştirmeye asla niyetli değildi. Yıldız Savaşları Projesi’nin gündeme getirilmesinin amacı, merkezi ekonomik sistemi felç olmuş Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni yeni bir silahlanma yarışına sürükleyerek iflas ettirmekti.
Elektronik devrimini gerçekleştirememiş SSCB’nin bu alana daha fazla para harcayarak çökertilmesi hedefleniyordu. ABD istihbaratının eline SSCB’nin 1976 yılında, ABD uydularını vuracak kabiliyete sahip bir lazer silahı olduğuna dair bilgiler ulaşmıştı.
Sovyetler lazer silahlarının testlerini Kazakistan’daki Sarişagan’daki tesislerde yürütmekteydiler. ABD’nin uzay yarışına hız vermesiyle beraber lazer silahı geliştirme çabalarını artıran SSCB’nin 1987 yılında dünya yörüngesine uzay istasyonu modülü görünümlü lazer silahları taşıyan bir araç yerleştirme denemesi başarısız olunca programın da sonu geldi.
Bu başarısızlıkla eş zamanlı olarak Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku’nun çöküş emareleri de artınca “Yıldız Savaşları Projesi için ABD’nin de acele etmesine gerek kalmadı. Ancak bu projenin parçalarını oluşturacak, sensör, füze ve lazer silahlarının geliştirilmesi çalışmaları aralıksız devam etti. İşte şimdi anlaşılan o ki Donald Trump, 2026 yılından itibaren tüm parçaları ABD’nin kıtalararası bir balistik füze saldırısından korunması için biraraya getirmeye karar vermiş.
SAVAŞIN DEĞİŞEN DOĞASI, ABD’Yİ DAHA FAZLA TEHDİT EDİYOR
2022 yılında ikinci perdesi açılan Ukrayna-Rusya Savaşı’nda hipersonik ve balistik füzeler ile kamikaze dronların oynadığı rol savaşın doğasını değiştirdi. Keza 2025 yılında İsrail ile İran arasında cereyan eden “12 Gün Savaşı” da artık birbirine sınırı olmayan ülkelerin yalnızca hava kuvvetleri ve füze kapasitelerine dayanarak bir çatışmaya girebileceklerini ortaya koydu.
ABD’nin de Atlantik ve Pasifik Okyanusları ile korunma lüksünü kaybettiği sonucuna vardığı muhakkak. Ancak yine de şu soruyu sormadan edemiyoruz. Carl Sagan’ın ABD-SSCB rekabetine dair gündeme getirdiği iddia, bu defa da ABD-Çin Halk Cumhuriyeti rekabeti için geçerli olabilir mi?
Yani Trump, Çin’i ucu görünmeyen bir savunma projesi için kaynaklarını harcamaya sürüklemeyi amaçlayan blöfü masaya sürmüş olabilir mi? Bu soruyu akılda tutmakla beraber, Ukrayna-Rusya, İsrail-İran hatta Nisan ayında vuku bulan Hindistan-Pakistan çatışmaları ışığında ağırlığı füze ve dronların üslendiği bir savaşlardan çıkarılan sonuçların Trump’a bu hamleyi yaptırmış olması ihtimali ağırlık kazanıyor.
Peki ABD’nin dünya yörüngesinde başlatmaya hazırlandığı silahlanma yarışına dair neler biliyoruz?
Altın Kubbe sistemi ilhamını İsrail’in Demir Kubbe’sinden almakla beraber kapsayacağı coğrafi alan Demir Kubbe ile mukayese edilemeyecek büyüklükte olacak. Neredeyse Kuzey Amerika’nın tamamını kapsayacak olan füze savunma kalkanı biri uydulardan, üçü yerdeki istasyonlardan oluşan 4 katmandan oluşacak.
Alaska ve Hawaii’ye yerleştirilecek 11 kısa menzilli füze bataryası sistemin belkemiğini oluşturuyor. Bunlara ABD’nin orta batısında kurulacak bir füze üssünün de eklenmesi söz konusu ancak yeri henüz açıklanmış değil. Projenin finansmanı için sağlanacak kaynaklar 2026 bütçesinde ayrıntılandırılacak.
Trump, savunma sanayiinde faaliyet gösteren yaklaşık 3 bin yüklenici firmaya projenin tamamlanması için 2028 yılını hedef gösterdi. Altın Kubbe sistemi ile ulaşılmak istenen en önemli hedef, hasım devlet ya da devlet dışı aktörlerin ateşlediği füzenin henüz atmosferden çıkmadan yavaş ve öngörülebilir bir şekilde yükseldiği hızlanma aşamasında vurulması.
Bunun için ateşlenen füzeyi ve rotasını mümkün olan en erken şekilde tespit edecek yörüngeye yerleştirilmiş sensörler kullanılması hedefleniyor. Atmosferi terk edene kadar vurulamayan füzeleri durdurmak için ABD topraklarında kurulacak savunma hattının da mümkün mertebe modüler ve taşınabilir yani hızlı bir şekilde yer değiştirme kapasitesine sahip olması öngörülüyor.
Projenin uydu ve yer istasyonlarının inşasına dair planlamaların 2026 yılının Şubat ayında netleşmesi bekleniyor.
ALTIN KUBBE KİMİN İÇİN HAZIRLANIYOR?
Sistemin kime karşı kullanılacağına gelince… Eldeki veriler Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’ya olağan şüpheli olarak ön plana çıkarırken, bu iki ülkenin uzay ve hipersonik füze teknolojisi sağladığı ülkeleri de hesaba katıyor. Yani Kuzey Kore, İran ve Pakistan da şu an için ABD’nin potansiyel hasımlar listesinde yer alıyor olmalı.
Trump’ın Avrupa’ya karşı yürüttüğü politikaları da dikkate alacak olursak, Altın Kubbe sisteminin sahibinden başka kimsenin “dostu” olmadığını söylemek yanlış olmaz.
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 15:58
Devamını Oku
03 Aralık 2025 Çarşamba - 16:26
Devamını Oku
27 Kasım 2025 Perşembe - 17:45