
Siyaset-din ilişkisini nasıl tanımlayacağınız veya bu konuda ne tür bir çözümü tercih edeceğiniz, doğrudan doğruya, yukarıdaki cevaplardan hangisini esas aldığınıza bağlıdır.
Son Güncelleme: 07 Aralık 2025 Pazar - 07:00 | GDH Haber
Din-siyaset ilişkisine yönelik her sorgulamanın varıp dayandığı temel soru şudur: Din yalnızca kul ile Allah arasındaki mahrem bir ilişki midir? Bu soruya verilecek cevapları:
(1) Evet öyledir; (2) Öyle olmalıdır; (3) Hayır öyle değildir; şeklinde tasnif etmek mümkündür.
Siyaset-din ilişkisini nasıl tanımlayacağınız veya bu konuda ne tür bir çözümü tercih edeceğiniz, doğrudan doğruya, yukarıdaki cevaplardan hangisini esas aldığınıza bağlıdır.
Dini, yalnızca kul ile Allah arasındaki mahrem bir ilişki olarak değerlendiren anlayış, soyutlanmış rasyonel bir siyaset kurgulamasında, dini dikkate değer bir faktör olarak görmemekte hatta çoğu zaman yok farzetmektedir.
Dinin özgün mahiyeti, onun tamamen bireysel bir çerçeveye sıkıştırılmasına izin vermeyebilir. Siyaset, dinin bu öngörüsünün sosyal çevre ve dünya boyutlarını yok farzetse ve inkar etse bile; bu yok farzetmenin inananlar açısından mutlak bir anlamı yoktur. Bu takdirde siyaset bir tür körleşme sürecine girecek ve dinin toplumsal hayatta varlığını sürdüren fonksiyonlarını göremeyecektir.
Öte yandan, din, gerçekte de kul ile Allah arasında cereyan eden tamamen sübjektif bir ilişkiden ibaret olsa bile, bu onun, toplumsal alanın tamamen dışında bir fenomen olduğu anlamına gelmez. Zira bir din, özü itibariyle tamamen kişisel alanla sınırlı da olsa; toplumu oluşturan insanların büyük bir kısmının ona iman etmesi halinde, ister istemez müesseseleşecek yani toplumsal bir mahiyet kazanacaktır. Dolayısıyla dinin tezahürü kültür şeklinde gerçekleşecektir.
Türkiye'yi merkeze alarak söylersek: bir yandan halkın %99'unun Müslüman olduğunu kabul ederken, diğer yandan Müslümanlığın, siyasetin düzenleme alanına hiç bir şekilde yayılmayabileceğini düşünmek, sosyal gerçeklik karşısında değeri olmayan ve her an yanlışlanabilecek bir görüştür.
Kendini böylesi bir beklentiye teslim eden siyaset, topluma biçim ve yön veren bu kadar önemli sosyal dinamik karşısında rasyonel bir tutum belirleyemez. Bu yanılsama, siyaseti, sanal bir toplum öngörüsüne ve sanal bir toplumsal hayat düzenlemesine götürür. Siyasetin içine düştüğü yanılgı, toplumsal gerçeklikle çatışmaya girer ve eninde sonunda gerçeklik galip gelir. Yani toplum bu tür siyaseti, bir şekilde tasfiye eder. Bu tasfiye laikliğin değil, laikçiliğin veya laisizmin bir tasfiyesidir.
Din, yalnızca kişi ile Allah arasındaki bir ilişki çerçevesinde kalmalıdır diyen görüş, aslında dinin gerçek mahiyetinin bu çerçeveyi aştığının farkındadır. Bu dayatmacı bir yaklaşımdır ve dinin bireysel alanının dışına taşan boyutuyla mücadele etmek gerektiğini savunan bir anlayıştır. Hatta bazen daha da ileri gidilir ve dinin gerek toplum ve gerekse fert hayatından tamamen sökülüp atılması gerektiği düşünülür. Bu yaklaşımın tipik örneği komünist rejimlerin uygulamalarıdır.
Hemen söyleyelim ki, din karşısındaki bu dayatmacı yaklaşım, dinin ferdi ve toplumu kuşatan mahiyetini doğru anlamak gibi bir gayret içerisinde değildir. Onlara göre dini mensubiyetin, insanların sıradan tercihlerinden pek de bir farkı yoktur ve belli bir zorlamayla insanları bu tercihlerinden caydırmak pekala mümkündür. Kabul etmek gerekir ki din ve siyaseti karşı karşıya getiren ve çatışmaya sokan bu tür zorlamalardır.
Dinin bireysel alanla sınırlandırılamayacağını kabul edersek ne olur?
O zaman da başka sorular ve sorunlar doğmaktadır ki, hemen hemen bütün toplumların tarihi bu tür sorunların aşılması mücadelesiyle doludur.
Allah ile kul arasındaki ilişki her zaman toplumsal kürede tezahür eder. Dinin öğretilmesinden dini ibadetin yapılmasına kadar her kul, cemaat içinde dini öğrenir ve ibadet eder.
Bir kulun dinen toplumsal bir varlık olması gibi her kulun birer vatandaş olması itibarıyla da toplumsal bir mahiyeti vardır. Kul, vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu devletten dinin öğretilmesinden ibadetine kadar çeşitlenebilecek bir yelpazede taleplerde bulunacaktır…
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00
Devamını Oku
30 Kasım 2025 Pazar - 12:00
Devamını Oku
29 Kasım 2025 Cumartesi - 10:29