
Bugünkü Avrupa Birliği içinde Fransa'nın da bulunduğu 6 Avrupa devleti tarafından kurulmuş Çelik ve Kömür Birliğini gelişmiş halidir.
Son Güncelleme: 24 Ekim 2025 Cuma - 07:00 | GDH Haber
Türkiye'nin Avrupa ve Avrupa Birliği ilişkilerindeki gelgitler bize, 1930'larda Fransa'dan gelen Avrupa Federasyonu teklifini ve bu teklifin yine Fransızların tavrı yüzünden daha doğmadan ölüşünü hatırlattı. Bugünkü Avrupa Birliği de, bu teklifin başarısızlığı üzerine Avrupa'nın ve bütün dünyanın yaşadığı İkinci Dünya Savaşı felaketi sonrasında, bir daha böyle bir felaket yaşanmaması amacıyla içinde Fransa'nın da bulunduğu 6 Avrupa devleti tarafından kurulmuş Çelik ve Kömür Birliğinin gelişmiş halidir.
Fransa, bu süreçte geçmişte yaşadığı hatalardan ders almış görünse de, Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin başlaması konusunda gösterdiği tavır, dersini tamamlamadığını gösteriyor. Bu yazıda, bugünkü Avrupa Birliğinin 1930'lardaki başarısız öncüsünün hikayesini anlatalım.
Fransa'nın Avrupa Federasyonu Teklifi
Birinci Dünya Savaşından sonra dünya ve Avrupa dengelerini yerine oturtmak için çeşitli teşebbüsler yapılmıştır. Bunlardan en önemlileri Milletler Cemiyeti'nin kurulması ve Avrupa Federasyonu'nun kurulması teşebbüsüdür. 1929 Eylül'ünde Milletler Cemiyeti Asamblesinin toplantısı münasebetiyle bir öğle yemeği verdi. Bu ziyafette Fransız Dışişleri Bakanı Mösyö Briand verdiği nutukta Avrupa Federasyonu meselesinden bahseder. Böylece bu proje elle tutulur bir proje halini alır.
Bütün dünya ve bilhassa Fransız basınında yapılan tartışmaları takiben 1930 Mayısında Fransa Dışişleri Bakanı, Milletler Cemiyetinin Avrupalı azasına bir muhtıra verir. Türkiye ve Sovyet Rusya, Avrupa Federasyonuna davet edilmez. Ancak bu teşebbüse olumlu cevaplar gelmez, buna mukabil Almanya ve Avusturya arasında kurulmak istenen gümrük birliği de Fransa'nın tepkisiyle karşılaştı. Fransa, kendi teklifini hayata geçirebilecek bir iç istikrara, fedakarlığa ve esnekliğe sahip değildi ve sonuçta da proje suya düştü. Arkasından da Avrupa üzerinde İkinci Dünya Savaşının bulutları birikmeye başlayacaktır.
Avrupa Federasyonu'na Karşı Türkiye'deki Muhalefetin İlgisi
Avrupa Federasyonu projesi zamanın Türkiye'sinde de karşılık bulmuş ve Türkiye'nin bu projeye katılmaması eleştiri konusu olmuştur. 1931 yılında TBMM'ne müstakil mebus olarak ve liberal muhalefet yapsın diye seçilen Sırrı Bellioğlu , Avrupa Federasyonu meselesiyle ilgilenmiş ve hükümet programının görüşülmesi sırasında konuyu TBMM'ne taşımıştır.
Sırrı Bey, "biz Avrupalıyız" diyerek Türkiye’nin Avrupalı olduğunu, buna karşılık Avrupalıların, Avrupa’yı ilgilendiren ailevî meselelerde Türkiye’yi kendilerinden addetmediklerini, aralarındaki müzakere ve toplantılara davet etmediklerini ve ancak bazı dostların teklifleriyle Türkiye’yi de kendi aralarında bulundurmaya muvafakat ettiklerini söyleyerek sormaktadır.
Biz Avrupalıysak Neden Bizi Çağırmıyorlar?
“ Biz hamdolsun en mütekâmil bir şeklî hükümete ve en mütekâmil kanunlara malikiz, acaba bu tekâmülümüzden sonra Avrupa bizde ne gibi bir kusur görüyor ki ailevî müzakerelerinde bizi aralarında bulundurmaktan çekiniyorlar. Bu mesele dikkat çekicidir ve bunun sebebini bendeniz bilmiyorum. Eğer izah olunursa tabii müteşekkir olurum.”
Sırrı Bey’e cevap vermek üzere Hariciye Vekili Dr. Tevfik Rüştü (Aras) Bey söz almıştır. Dr. Tevfik Rüştü, Sırrı Bey’in Türkiye’nin Avrupa ailesine dahil olmak istediği halde Avrupa'nın neden aile işlerine Türkiye'yi karıştırmadığı şeklindeki sorusuna şöyle cevap veriyor:
“Arkadaşımızı alenen ve süratle temin ederim ki, bu noktada Türkiye’nin hiçbir kusuru yoktur.”
Aras: Biz Tarafsızız, Avrupa Federasyonuna Katılmayız!
Tevfik Rüştü Bey, devamla Fransa Hariciye Nazırı’nın ortaya attığı Avrupa İttihadı meselesinin Milletler Cemiyeti üzerinden işlendiği, halbuki Türkiye’nin Milletler Cemiyeti'ne üye olmadığını, dolayısıyla Türkiye’nin bir işe katılabilmesi için TBMM hükümeti temsilcisinin mevzubahis olan işin müzakeresine ve karara iştirak etmiş olmasının lâzım olacağını ifade etmişlerdir. Böylece Türkiye bütün arzusuna rağmen bu işe katılamamıştır. Türkiye sınırlarını belirleyemediği ve eşit bir hakla katılmadığı tertiplere ve taahhütlere uzak durmak kararındadır. Bu tavır, dönemin dış politika ve bağımsızlık anlayışının bir özetidir. Tevfik Rüştü Bey'in ifadesine göre, Türkiye “bir cepheye aidiyet politikasını” beğenenlerden değildir. Bunun dışında coğrafi bir Avrupa mefhumu etrafında devletleri uzlaştırmak için oluşturulan Avrupa Tetkik Komisyonu’nun davetine Türkiye’nin eşit haklarla katılacağını söyleyen Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey konuşmasını bu şekilde sona erdirmiştir.
Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras Avrupa Birliğine Karşıydı
Atatürk'ün Dışişleri Bakanı Aras, tarafsızlık adına, Avrupa Federasyonu teklifine karşıydı, çünkü teklif yapıldığı zaman Avrupa bölünmüştü ve Federasyon bu bölünmeyi oradan kaldıramayacak gibi görünüyordu..."Avrupa birliği projesinin büyük bir kusur vardı. Bu proje bir kıta için yapılmıştı. Bu itibarla da bir kısım devletlerin dışarıda kalmasını istilzam ediyordu (gerektiriyordu). Halbuki kainatın en küçük parçasını teşkil eden bu küre üzerinde hepimiz birbirimizin komşusuyuz.
Bütün devletlerin menfaatlerini barıştıran ve bunlar arasında bir ahenk tesis eden yeni bir nizam keşfetmek lazım geliyordu. Şüphesiz bir gün büyük mürşitler çıkacak ve insanlara, fert olarak birbirimizi sevmemiz lazım geldiği gibi, başka milletleri de kendi milletleri gibi sevmesini öğreneceklerdir. Fakat o vakte kadar, insanlık kollarını bağlayarak beklememek ve bu ideale doğru durmadan yeni adımlar atmak mecburiyetindedir. İhtiraslar susturulmalıdır. Mazide kaybolmuş ihtişama hasret çekmekle istikbal kurulamaz." ( Tevfik Rüştü Aras, Atatürk'ün Dış Politikası, ss.75-76 )
Devamını Oku
07 Aralık 2025 Pazar - 07:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00
Devamını Oku
30 Kasım 2025 Pazar - 12:00