
İnsan hakları, her geçen gün önemini biraz daha fazla hissettiren ve tartışılan bir kavramdır. Türkiye’nin temel insan hakları sorunlarının neler olduğunu, bunların kaynaklarını ve diğer sorunlarla olan ilişkisini sakince tartışmak zorundayız.
Son Güncelleme: 12 Aralık 2025 Cuma - 09:19 | GDH Haber
İnsan Hakları Günü ve Türkiye’de İnsan Hakları Sorunları
İnsan hakları, her geçen gün önemini biraz daha fazla hissettiren ve tartışılan bir kavramdır. Öyle ki, artık modern devletlerin meşruluğu insan haklarına sadakat düzeyleriyle değerlendirilmekte ve birbirinden çok farklı, hatta karşıt dünya görüşlerine bağlı kesimler, insan hakları kavramını ideolojilerinin merkezine almaktadırlar. İnsanın insanca yaşamasının, bu hakların tanınmasına ve güvence altına alınmasına bağlı olduğu düşüncesinin genel bir mutabakat arzettiği görülüyor.
Sınırlar veya devletlerin egemenlik hakları da sorgulanmakta ve bu hakları ihlal eden devletlere karşı çeşitli yaptırımların uygulanması savunulmaktadır. İnsanın insan onuruna yaraşır bir biçimde yaşayabilmesinin ve devletlerin ulusal ve uluslararası düzeyde meşru bir kurum olarak tanınabilmelerinin temel şartı haline gelen ve artık evrensel düzeyde egemenlik kuran bir “insan hakları” ortak paydasından söz edildiği yeni bir dönemdeyiz. Ancak bu ortak paydayı suiistimal ederek kendi lehlerine bir müdahalecilik ve çifte standartlar üreten güçlü devlet ve kurumları da görüyoruz.
Bu ortamda ülkemizde de insan hakları konusu, siyasi ve hukuki tartışmaların, akademik çalışmaların ve devletin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tartışmaların odağındaki yerini korumalıdır. Bu gerçeği kabul eden ve insan haklarını korumayı programlarına alan hükümetlerle, onlara bu yönde katkı ve yönlendirme sağlayan sivil toplum kuruluşları sayesinde son 25 yılda Türkiye’nin insan hakları sorununun çözümünde dikkate değer bir başarı sağladığı görülüyor.
Ülkemizde genellikle siyasi çekişmelerin malzemesi olarak kullanılan veya ideolojik bir mücadelenin aracı haline getirilerek siyasileştirilen, asıl anlamından uzaklaştırılan ve bu nedenle de toplumumuzun önemli bir bölümünün bu şekliyle tanıyarak soğuk baktığı bir kavram olan insan haklarını, gerçek teorik temellerine bağlı kalarak tanıtmak, böylece tutarlı bir insan hakları mücadelesinin zeminini oluşturmak ve kurumsallaştırmak uzun bir zaman almıştır…
Bu başarıların beraberinde getirdiği kurumsallaşma bir kayıtsızlık doğurmuştur… Siyasi polemikler bu alanda medeni tartışma ve işbirliğini engelleyen “trajik başarıya” dönüşmemelidir. Türkiye’de hükümeti devirmeye yönelik darbe teşebbüsleri, terör örgütlerinin şiddet kampanyaları, olağanüstü hal uygulaması ve sertleşen siyasi mücadele insan hakları alanındaki büyük başarının üzerine gölgeler düşürmüştür. Dünyanın içindeki yeni kutuplaşma ve jeopolitik mücadeleler, dünya ölçeğinde de insan hakları kavramını geriye düşürmüştür. Türkiye bu bakımdan insan hakları kazanımlarını muhafaza etmeli ve yeniden ortak bir paydaya dönüşmelidir. Aksi halde uzun mücadelelerle elde edilen insan hakları kazanımlarımız kaybedebiliriz.
Türkiye’nin temel insan hakları sorunlarının neler olduğunu, bunların kaynaklarını ve diğer sorunlarla olan ilişkisini sakince tartışmak zorundayız. Sorunların tespitinin en az çözümü kadar önemli olduğunun bilinciyle, çok boyutlu ve kapsayıcı bir yaklaşımla, Türkiye’de hangi alanlarda ne tür ihlaller bulunduğu, bunların hangi başlıklar altında ele alınabileceği, insan haklarına saygılı bir bireyin, grubun veya devletin bu sorunlar karşısında nasıl bir yaklaşım geliştirmesi gerektiği ve son olarak da nasıl çözümlenebileceği hususlarına cevaplar aramalıyız... Başka bir ifadeyle, şu sorulara açık ve net cevaplar bulmalıyız…
• İnsan hakları dendiğinde tam olarak ne anlaşılmalıdır?
• Türkiye’nin cari insan hakları sorunları nelerdir?
• Bu sorunlar nereden doğmaktadır, kaynakları ve nitelikleri nelerdir?
• Birey olarak bu sorunlara karşı nasıl bir tutum almalıyım, nasıl bir insan hakları söylemi geliştirmeliyim?
• İnsan haklarını savunmakla, terör ve şiddeti, dış ülkelerin politik çıkarlarını, bazı ideolojileri veya grupları savunmak arasındaki sınır nereden geçmektedir?
• Türkiye’nin bu sorunu nasıl çözülür; nereden başlamak ve hangi yolu izlemek gerekir?
Bu sorular sadece siyasetin değil, sivil toplum ve medyanın da gündemi olmalı…
10 Aralık dünya insan hakları günü, bu ödevlerimizle beraber kutlu olsun.
Devamını Oku
13 Aralık 2025 Cumartesi - 08:55
Devamını Oku
11 Aralık 2025 Perşembe - 09:16
Devamını Oku
10 Aralık 2025 Çarşamba - 09:53