
Türkiye’de tarih marifetiyle bir çok haksızlık ve yanlışlık yapılmış durumda. Bir toplumun düşeceği en kötü durum, kendi tarihinin yalan olabileceği şüphesiyle yaşamasıdır.
Son Güncelleme: 23 Eylül 2025 Salı - 09:26 | GDH Haber
Türkiye’de tarih marifetiyle bir çok haksızlık ve yanlışlık yapılmış durumda. Bir toplumun düşeceği en kötü durum, kendi tarihinin yalan olabileceği şüphesiyle yaşamasıdır.
Bu şüphelerin kalkması için kim ne derse desin her şeyin ve herkesin tartışılabilmesi gerekiyor. Bu yazıda tek parti döneminde haksızlığa uğrayan ve hakkını bu dönemde arayabilen Milli Mücadele kahramanlarından biri olan Rauf Orbay’dan bahsedeceğim...
Rauf Orbay, haksız bir şekilde İzmir Suikasti davasında yargılanmış ve 10 yıl hapse mahkum edilmiştir. Bir süre yurt dışında yaşayan Orbay, daha sonra affedilerek yurda dönmüştür.
Orbay’ın Atatürk’le görüşme talebi, Recep Peker tarafından engellenmiş ve Atatürk’ün eski arkadaşlarıyla barışma politikası tam başarıya ulaşamamıştır.
İsmet İnönü de Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Milli Mücadelenin önderlerine yapılan haksızlıkları gidermeye çalışmıştır. Cumhurbaşkanı olarak ilk defa İstanbul'a gelen İsmet İnönü, Rauf Orbay'ı ve kız kardeşini Dolmabahçe sarayında yemeğe davet etmiştir.
Rauf Orbay'la yurt dışına çıkışından, yani 15 yıllık bir süreden sonra ilk kez görüşen İnönü, kendisini Ankara'ya davet etmiştir. Ankara'da İnönü'nün beraber çalışma teklifine Orbay kendi ifadesiyle şu karşılığı verir:
İtibarım İade Edilmedikçe Beraber Çalışamayız
"Maalesef bu arzunuzu yerine getirebilmeme imkân yok, Paşam. İstiklâl Mahkemesi'nin hakkımda verdiği tamamen keyfî ve adaletsiz karar tashih edilmedikçe hiçbir iş kabul etmem."
İnönü, bu konuda Orbay'a katılmakla beraber, genel afla bu sorunun çözüldüğünü söylemişse de, Orbay fikrinde ısrar eder. Birkaç gün sonra, Orbay'ın yazdığına göre kendisinin haberi olmadan Anadolu Ajansı mahreçli şu beyanname yayınlanır:
İnönü: Orbay Suçsuzdur
"Kastamonu mebusu Hüsnü Açıksöz'ün ölümü dolayısıyla boşalan Kastamonu mebusluğuna eski İstanbul mebusu ve eski Başvekil Rauf Orbay'ın Genel başkanlık Divanınca namzetliği kararlaştırılmıştır.
Rauf Orbay hakkındaki evvelce İzmir İstiklâl Mahkemesi tarafından verilmiş olan mahkûmiyet kararının ref'i için vâki müracaatı üzerine yapılmış olan hukukî tetkikte araya girmiş olan Umumî af kanunları, isnat olunan fiili bertaraf ettiği gibi, muhakeme iadesini de gayrı mümkün kılmış ve esasen muhakemenin iade edilebilseydi beraatinin muhakkak olacağı kanaatine varılmış olduğu görülmüştür. Sayın ikinci müntehiplere bildirir ve ilân ederim.
22.10.1939
C.H.P. Genel Başkan Vekili
Başvekil
Dr. Refik Saydam"
Rauf Orbay bu beyannameyi bir "oldu bitti" olarak nitelendirirken, Faik Barutçu’ya göre"...İstiklâl mahkemesinin kararlarına karşı bir darbe telakki ederek, tenkit edenler..." de vardır Beyannameyi isabetli bir şekilde değerlendiren Cemil Koçak kararın tamamen siyasî mahiyette olduğunu ve hukukî bir geçerliliği olamayacağını söylüyor.
Koçak 1924 Anayasasına göre, yargı kararlarının kesin olduğuna ve yargı erkinin kararına, kuvvetler ayrımı ilkesi gereği, yasama ve yürütme erklerinin müdahale edemeyeceğine, TBMM'nin bir yargı kararını geçersiz kılamayacağına ancak af çıkarabileceğine işaret ediyor.
Koçak bu beyanname ile Rauf Orbay dahil İstiklâl Mahkemeleri'nde yargılanarak mahkûm olanların itibarının iade edildiğini ve suçsuz olduklarının kabul edildiğini, bu şekilde İstiklâl Mahkemeleri'nin siyasî mahiyetinin açığa vurulduğunu söylüyor.
Rauf Orbay Cehennem Değirmeni olarak yayınlanan anılarında Başbakan Dr. Refik Saydam'ın imzaladığı bildiriyi şöyle değerlendirecektir:
Ya İdam Edilen Arkadaşlarım
"Beni haksız, insafsız, hukuk yoksunu bir mahkûmiyetle senelerdir dertlendiren aynı iktidârın, 'mahkeme iâde edebilseydi, beraatinin muhakkak olacağı kanaatine varılmış olduğu' ikrârı, benim neslimi ve gelecek nesilleri elbette ürper[t]erek düşündürecekti:
Peki... İdam edilmiş mâsumların yaşama hakkını geri getirmek mümkün mü idi? Onların darağacındaki cesetleri üzerine yapıştırılan ihânet-cinâyet yaftasının, evlât-ahfâdının taşıyacakları elem ve ızdırap ne olacaktı? Böylesine komplonun zaman aşımı olabileceğini kabul etmek hangi âdil vicdânın tasdik edeceği lâubâlilikti?"
Cumhurbaşkanı İnönü ise Rauf Orbay'ın mebusluğu meselesini bu şekilde çözüme bağlamaktan dolayı çok memnundur. İnönü bu şekilde "nifaksız beraberlik" temin ettiğini düşünmektedir.
Orbay daha sonra, askeri mahkemeye başvurarak yeniden yargılanma hakkını kazanarak beraat edecektir. Bu beraatin İnönü döneminde ve askeri mahkemede gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir.
Bu itibarla Atatürk döneminde olup biten her şeyi meşru görmek ve tartışılmasını engellemek doğru değildir. Türkiye, daha Milli Şef döneminde aştığı bu problemi bugün tekrar tartışırken zorlanıyorsa, demokrasi bahsinde ne kadar ilerlediği ne yazık ki çok tartışılır…
Devamını Oku
07 Aralık 2025 Pazar - 07:00
Devamını Oku
06 Aralık 2025 Cumartesi - 07:00
Devamını Oku
30 Kasım 2025 Pazar - 12:00