
Her şeyden evvel Ermeni meselesinin Cumhuriyetin kurulmasından sonra unutulmaya terkedilmesinin, çözüm istikametinde gayret sarfedilmemesinin büyük bir yanlış olduğu bugün ortaya çıkıyor.
Son Güncelleme: 28 Ağustos 2025 Perşembe - 09:36 | GDH Haber
Ermeni meselesi, Ermenistan-Azerbaycan-Türkiye arasındaki görüşmelerle bir hal yoluna giriyor. Türkiye bu meselenin çözülmesi için ciddi bir gayret gösterdi.
Emperyalist devletler ve onların tesiri altında kimlikleri teşekkül etmiş diyasporadaki Ermeni yapılarının tahriklerine, Ermenistan’daki radikal partilere rağmen Türkiye ve Azerbaycan’ın askeri alandaki açık başarılarından sonra, Ermenistan yönetimi nispeten makul bir yere doğru geliyor.
Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge projelerinden anlaşılacağı üzere geçmişte Selçukluların, Osmanlıların yaptığı gibi bir “barış düzeni”, bir “Türkiye barışı” kurmaya çalışıyor sadece Türkiye’nin güneyinde değil, Kaflaslarda ve Balkanlarda da… Şimdi Türkiye’nin geçmişinde Taşnaksütyan Cemiyeti’nin Türkiye’ye yaptığı bir teklif üzerinden meseleye bakmaya çalışalım.
CHP arşivinde yer alan bir istihbarat raporu dikkat çekicidir. Raporda, Ermenilerin mühim siyasi hareketlerinden biri olan Taşnaksütyan Cemiyetinin Rusya’ya karşı Türkiye ile işbirliği teklifini içeriyor.
Rapor "ermeni sorunu" dışında Cumhuriyet rejiminin Rusya'ya ilişkin duyarlılığını da yansıtmaktadır. İlgilenenler için raporun arşiv bilgisini de vereyim: (BCA, 490.01/607.103.3.) Rapor, üç ayrı kâğıttan oluşmaktadır. İlk kâğıtta Mısır'da "Taşnaksütyan ehemmiyetli reislerinden" ve "büyük memuriyet" almış ismi okunmayan bir kişinin teklifleri aktarılmaktadır:
Taşnaklar Rusya Karşı Türkiye ile İttifak İstiyorlar
"1- "Bir gün olur da Bolşevikler sahneden çekilirlerse Ermenistanda Nasıonalasıt [Milliyetçi] bir hükümetin iktidar mevkiine geçmesine mümanaat edilmemesi. [engel olunmaması]
2- Bolşevikler aleyhinde çalışan İstiklal komitelerinin ahiren Pariste yaptıkları birliğe Ermenilerin dahil olmasına mumaşat gösterilmesi "Halk Fırkasile ve ya hususî teşekküller ile temasa geçmek istiyoruz [kırmızı kalemle altı çizilmiş]. Buna mukabil aleyhimizdeki faaliyete nihayet [nihayet kurşun kalemle ilâve edilmiş] vermeyi ve icap eden yerlerde Türkiye lehinde çalışmayı taahhüt ediyor."
Taşnaksütyan liderlerinden olan kişiyle yapılan görüşme notu bu kadar. Rapora ekli ikinci kâğıtta dağınık bir değerlendirme notu yer alıyor "amelî faydamız yoktur. Bilâkis kendileri için çok istifade var. İstismar ederler. Rusluk ilah" Rapora ekli üçüncü kâğıtta yer alan notlar ise şöyledir:
Türkiye Teklifle İlgilenmiyor
"Teşkilata
1- Taşnaklar ademi merkeziyetçi her hangi ferdî [bir] teşebbüsün önüne geçemez.
2- Bugünki faaliyette aleyhtle [aleyhteki] propagandayı tahdit imkânı yoktur.
3- Taşnaklar haricinde hınçaklar, reforme hınçaklar var onlara müessir olamazlar.
4- Kara liste nesli aliye emanettir." (Buradaki kara liste ile ne kastediliyor, anlaşılmıyor)
Ruslardan Çekiniliyor
Raporun ilk kâğıdında yer alan "Ruslar tarafından bir yoklama şüphesi" notu, Cumhuriyet rejiminin Rusya ile ilişkilerine verdiği önemle beraber, güvensizliği de yansıtıyor. Şimdi bu belgeyi nasıl yorumlamalıyız? Ne gibi dersler çıkarmalıyız?
Sadece bu teklifin varlığı bile, Ermeni meselesinin Ermeni Komitacılar tarafından bile Cumhuriyetin ilk yıllarında günümüzdeki kadar katı bir şekilde algılanmadığını gösteriyor. Zaman içinde tedavi edilmeyen her yara gibi bu da kangrenleşmeye başlamış...
Her şeyden evvel Ermeni meselesinin Cumhuriyetin kurulmasından sonra unutulmaya terkedilmesinin, çözüm istikametinde gayret sarfedilmemesinin büyük bir yanlış olduğu bugün ortaya çıkıyor. Türkiye 1945’e kadar, Sovyetleri kızdırmamak endişesiyle diyasporadaki Sovyet aleyhtarı gruplardan uzak durmuştur.
Ancak buna karşılık, Sovyetler Birliği marifetiyle Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetiyle yakın ilişkiler kurarak bu meselenin çözümü ve acı çeken iki ülke insanlarının rehabilitasyonu için sahip olduğu ciddi imkanları kullanmamıştır.
Bunun ötesinde Türkiye, Sovyetlerin dışında kalan diaspora içindeki gruplarla Sovyetleri de kızdırmadan meseleyi daha mutedil bir şekilde ele alabilecek bir diyaloğu da kurmamıştır.
Türkiye’nin Batı ittifakının içinde yer almaya karar verdiği 1945’den sonraki dönemi de kullanmaması meseleyi kökleştirmiştir. Elbette buradaki problemin kaynağı emperyalist ülkelerdir ancak Türkiye bu ve benzeri meselelerle mücadele etmeyi asla elden bırakmamalıdır. Buradan çıkan derslerden birincisi budur.
Muhtemelen buraya aktardığım belge dışında, Ermenilerin benzer başka teşebbüsleri de olmuştur… Bunların bir an önce arşivlerden çıkarılarak açıklanması, Türkiye’de, bilhassa Ermenistan’da ve Ermeni diyasporasında, meselenin, vaktiyle doğru teşebbüsler yapılsaydı, şimdi çözülmüş olacağı düşüncesini akla getirecektir.
Bu düşünce, fevkalade faydalı ve yaratıcı bir düşünce şeklidir. Çünkü bugün kemikleşmiş görüşlerin yumuşamasına yol açacaktır. Görüldüğü gibi eğer iyi niyetle bakılırsa, çözüme hizmet edecek bir çok belge bulunabilir. Meğer ki, özgür ve akademik perspektifle meseleye bakabilelim.
Hem bu tarihi bilgi ve belgeler, hem de Türkiye-Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, Ermeni kesiminde emperyalist devletlerin telkiniyle kimliklerinin bir parçası haline getirilmeye çalışılan soykırım iddiaları dışında bir kimlik ve tarih tezlerini de ortaya çıkacaktır. Aslında Ermeni aydınları bu sıkışmanın uzun süredir farkında… Yazımızı Boğos Levon Zekiyantek “yönlü tarihçilikle olmaz” ifadesiyle bitirelim…
“20.yüzyılın gerek Türk, gerek Ermeni tarihçiliğinde belirgin bir tekyönlülük hüküm sürmüştür. Bu tekyönlülük, bugün artık yerini daha dengeli, daha ussal, daha gerçekçi bir tutuma bırakmalıdır. Türk tarihçiliği genelde Osmanlı İmparatorluğu’nu Ermeniler için bir dünyevi cennet görünümünde takdim etmeyi adeta bir görev bilmiştir.
Aslında hiçbir devlet için böyle bir takdirde bulunulmayacağı açıktır. Buna karşılık 20.yüzyılın Ermeni tarihçiliği de, yaşanan travmatik şokun etkisiyle, Osmanlı’nın Ermeni ulusuna sunduğu imkanları unutabilmiş ya da bilinç altına itelemiştir.
Toplumlar düzeyinde koşullanmalardan ve hissi tutumlardan arınıp, tarihsel araştırmaları da bunlardan arındırmakta geç kalınmış olsa bile, çalışmaya koyulmak için hiç de geç değildir.”
(Boğos Levon Zekiyan, Ermeniler ve Modernite, Aras yayınları, 2002, ss.9-10)
Devamını Oku
14 Aralık 2025 Pazar - 10:46
Devamını Oku
13 Aralık 2025 Cumartesi - 08:55
Devamını Oku
12 Aralık 2025 Cuma - 09:19