
Elbette ebeveynler evlatlarının derdinde; kendilerine, görgülerince eğitim vermek tasasındalar. Hal böyle olunca, bu tesellisizler toplumunda, tesellinin kendinde bulunabileceğine inanılan büyüklere tevcih ediliyor.
Son Güncelleme: 25 Haziran 2025 Çarşamba - 09:52 | GDH Haber
B. Herkesin kendini bir yerlere nispet etme telaşında olduğu şu günlerde, Sadettin Ökten hocamıza sık sık sorulan bir sual var: nasıl yapalım da, çocuklarımıza kendi değerlerimizi ve kimliğimizi aktaralım?
Elbette ebeveynler evlatlarının derdinde; kendilerine, görgülerince eğitim vermek tasasındalar. Hal böyle olunca, bu tesellisizler toplumunda, tesellinin kendinde bulunabileceğine inanılan büyüklere tevcih ediliyor bu soru.
Saadettin hocamız, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız başta olmak üzere, hepimizin üç ödevinin olduğunu beyan ediyor. Bu üç ödev, hocamız tarafından “ çerçeve çizmek, görsel- işitsel hat kurmak, kütüphane oluşturmak” şeklinde tarif ediliyor.
Her üç ödevi de kendilerinden iktibasla açıklayalım.
Çerçeve Çizmek: kendisinden yola çıkarak hayatı yorumladığımız değerler silsilemizin ve kültürümüzün bizlere çizdiği sınırlar var. Biz olarak var olabileceğimiz ve var olmayı başaramayacağımız alanların hangileri olduğu hepimizin malumu.
Bu şuur bizlere, kendimizi ve ehlimizi sınırlayacak bir çizgi çekmeli, bu sınırlar bir çerçeveyi belirlemeli. Nereye kadar var olabileceğimiz ve nereden sonra olmamamız gerektiği hakkında temel kabullerimizi yerli yerine oturtmamız gerekmektedir. Bu sınırları belirleyecek olan kaidelerin temelinin neler olduğu ise hepimizce malumdur.
Şer-i şerif ve kültürümüzün belirlediği sınırlar içinde bir hayat yaşamamız ve çevremizdekileri de buna göre bir hayata sevk etmemiz gerektiğinin altını çiziyor Sadettin Ökten hocamız.
Hangi çevrelerde bulunabiliriz, bulunduğumuz çevrelerde nasıl bir halde bulunabiliriz, içinde bulunduğumuz hali nasıl karşılamak durumundayız gibi soruların cevabını hep bu çerçeve belirlemektedir. Bu çerçevenin bizlere sunacağı en büyük şuur, kendisinin dışında kalan şeyleri dışlamakla ulaşılacak bir “biz kimiz” şuuru olacaktır.
Bu son derece önemli bir husustur zira, ne olmadığını tanımlamak tarif etmekten daha sağlıklı netice verir. Zira olmadığımız şeylerin sayısı, olduğumuz ve olmamız gereken şeylerin sayısından daha azdır.
Gerek kültürümüz gerekse şer-i şerif dünyanın çoğuna sırtını dönmüş, azına talip bir hayatı öncelemez. Aksine reddedilen şeylerin bir ortak özelliği vardır ve bunlar sınırları belli şeylerdir.
Görsel-işitsel hat kurmak: modernitenin Batı’da kazandığı zafer öyle bir dünyayı neticelendirdi ki, etkileri bizi de tesiri altına aldı. Artık hayatımız, zihnimizi ve duygu dünyamızı bize ait hazlarla ve renklerle bezeyecek görsel ve işitsel unsurlar konusunda herzamankinden daha fakir. Bu devri de yaratan Allah’tır, içinde işe değmez çağ da O’nun ol emriyle var olmuştur.
O halde, bu devirde yaşamanın bir gerekliliği olarak, allahın rızasına muvafık bir hayat yaşamalıyız. İçinde yaşadığımız çağdan yana şikayet ederek bu sorumluluktan sıyrılmamız mümkün değildir. Lakin bizi çepeçevre kuşatan ortam, sık sık bizlere sorumluluklarımızı unutturan bir keyfiyette.
O halde, teknolojinin nimetlerinden de faydalanarak görsel ve işitsel bir hat kurmalı; kim olduğumuzu ve mükellefiyetlerimizin neler olduğunu hatırlatacak un unsurları hayatımıza dahil etmeliyiz. Bizim estetiğimiz, bizim görselimiz, bizim seslerimiz, bizim nağmelerimiz bizlere kim olduğumuzu hatırlamak ve buna göre bir hayatı tarzim etmek noktasında yardımcı olmalı.
Elbette bu görsel ve işitsel bir getto oluşturmak anlamına gelmemektedir. Kendi varlığına yönelik bir şuur sahibi olan kimsenin, kendisi dışındakileri de tanıması ve kendi varlığını anlamlandıracak bir “Öteki” okumasına girişimesi münasip olacaktır.
Buna karşın, kendi kimliğine yönelik herhangi bir şuur oluşturmayı başaramamış bir kimsenin bir okuması yapması beklenemez; zira kendisi olmayı beceremeyenin bir ötekisi olamaz.
İşte kendi mimarimizden, sanatımızdan, müziğimizden, nağmelerimizden, estetik öğelerimizden beslenen görsel ve işitsel bir hattın kurulması bizlere ve çocuklarımıza kim olduğumuz şuurunu inşaa etmek yolunda en gerekli olacak unsurları sağlayacaktır.
Kütüphane oluşturmak: çerçevesi oluşturulmuş, görsel ve işitsel donlerle beslenen bir hayatı anlamlandıracak kaynakların bulunduğu bir kütüphanenin oluşturulması, değerlerimizi yaşamakta ve aktarmakta belirleyici rol oynayacaktır.
Kişinin kendisini istinad ettiği değerleri indi mülahazalarından yola çıkarak yorumlaması, sübjektif yorumların uyumsuzluğunun ortaya çıkacağı bir toplumsal karmaşaya sebebiyet verecektir. Gerek toplumsal uyumu gerekse bireysel duruş anlamlandıracak teorik metinlerin bulunduğu bir kütüphanenin bulunması son derece faydalı olacaktır.
Sadettin Ökten hocamız, İsviçre’de ve Avusturya’da kendisini dinleyen vatandaşlarımıza bu üç ödevi verdi. Aldığım notları kısaca kıymetli okullarımızla paylaşmak istedim. Bunu yaparken kısmen kendi yorumlarıma da yer verdim. Bu itibarla değerlendirmenizi rica ederim.
Devamını Oku
13 Kasım 2025 Perşembe - 13:05
Devamını Oku
20 Ekim 2025 Pazartesi - 09:30
Devamını Oku
12 Ekim 2025 Pazar - 14:06