Saldırının gösterdikleri

B. İran semalarında iki yüzün üzerinde sorti yapan İsrail uçaklarının nokta hedef saldırılar yapması Hadise’nin detaylarından daha önemli bir konu. Aralarında genelkurmay başkanı ve Devrim Muhafızları liderinin de bulunduğu pek çok ismi bulundukları adreste öldürdü İsrail. Alışıla geldik İsrail pervasızlığının bir örneği idi gördüğümüz sadece.

Fakat İsrail’i bu kadar pervasızlaştıran şeyin ne olduğunu soracak olursak, İran’ın içine düştü çaresiz durumun cevap olarak karşımıza çıktığını görürüz.

Yakın zamanda Cumhurbaşkanı’nı ve Dışişleri Bakanı’nı bir helikopter kazasında kaybeden ve enkazın yerini tespit etmekte aciz kalan İran, semalarında uçan İsrail uçaklarına mani olmayı da başaramadı.

Yıllardır süren ambargo sebebiyle mevcut teknolojik gelişmelere ayak uydurmakta güçlük çeken Mollar rejimi, yeni savaş konseptine uyum sağlamak konusunda oldukça sıkıntı yaşıyor. Hala en büyük gücü, sınırları ötesinde mobilize edebildiği paramiliter unsurların kendisine sağladığı esneklik olan İran, başkentini hatta genelkurmay başkanına dahi korumayı başaramıyor.

Nepotizmin ve yolsuzluğun içten içe kemirdiği bir rejim var karşımızda. Öyle ki İsrail gibi tescilli düşman, ancak içeriden destek bularak elde edebileceği bilgilerle çok rahat operasyon yapabiliyor ve İran buna mani olmakta aciz kalıyor. Bu gibi saldırılarla rejim elbette yıkılmaz ancak ne halde olduğu tüm dünyanın gözünün önüne serilir.

Şimdi yıllardır bildiğimiz, dinlemekten sıkıldığımız intikam yeminleri ve “intikamımız korkunç olacak” tehditlerini işleteceğiz birkaç gün. Ardından İran zevahiri kurtarmak için geçtiğimiz aylarda yaptığı gibi cılız bir saldırıda bulunacak İsrail’e; muhtemelen sokak kedilerinin bile burnu kanamayacak ve hadise bununla noktalanacak.

Zira bizim dahi bildiğimiz gerçeği İranlı yetkililer bizden daha iyi biliyor, İran’ın bu çatışmayı büyütecek ne enerjisi ne de gücü var. Buna mukabil gerçekleşmesi en muhtemel senaryo şu olacak: İran artık elinde ne kaldıysa Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de -ki İsrail ve Amerika bugüne gelene kadar bu bölgelerdeki İran uzantılarını büyük oranda temizledi- bir takım saldırılarda bulunacak.

Çünkü bundan fazlasına İran’ın ne kabiliyeti ne de niyeti var. Bu ise İsrail’in planlarına daha çok hizmet edecek bir ortamı doğuracak. Bölgeyi sistematik olarak istikrarsızlaştıran İsrail bir yandan Suriye’de kurulmakta olan düzeni sabote edecek diğer yandan Gazze’de ve Batı Şeria’da sürdürdüğü mezalimi daha açık ve pervasızca sürdürecek.

Batı demokrasilerine ödettiği fatura sebebiyle bir süredir batı başkentlerinde sorgulanan İsrail bu saldırıyla uluslararası arenada yeniden meşruiyet arayacak. Özellikle Avrupa aşırı sağı “Orta Doğu‘nun tek gerçek demokrasisi olan İsrail’in, insanlığı Müslüman vahşetinden korumak için yaptığı fedakarlıklar” saçmalıklarını geveleyip duracak.

Hollanda’da Wilders geçen hafta buna benzer bir çıkış yapmıştı hatırlayacaksanız. “Dünyayı nükleer bir tehditten arındıran kahraman İsrail” imajı için böyle bir saldırıya ihtiyaç vardı. Öte yandan Trump ile arasında soğuk rüzgârlar esen Netenyahu, bezgin müttefikini müşterek düşmana karşı yeniden kendi safına, yine şartsız destek verir surette çekmeyi deneyecek.

Bu ve bunlar gibi onlarca çıktısı olacak bugün yaşananların. Gel gelelim Hadise’nin bizim açımızdan en önemli neticesine. İsrail, Suriye ve Irak’ın hava sahasını kullanarak İran’ı vurdu. İran semaları delik deşik oldu. Hava savunma sistemlerinin bir ülkenin savunması açısından ne kadar önemli olduğunu bu üç ülkenin içine düştüğü acziyet bir kere daha gözler önüne serdi.

Hani bir süre öncesine kadar S 400’leri niye alıyoruz, bunlarla sarayı mı koruyacaklar gibi zırvalar dillendirenlerin saçmaladıları bir kere daha görüldü. Daha Hisar hava savunma sistemlerimiz devreye girmemişti o zamanlar. Şimdi artık Hisar da devrede. Sahi böyle bir coğrafyada savunma sanayine yatırım yapmak ne kadar önemliymiş anlaşıldı mı?