
11 Temmuz 2025 tarihinde Süleymaniye kırsalında gerçekleşen hadisede neler gördük? En dikkat çekici şeyler nelerdi?
Son Güncelleme: 11 Temmuz 2025 Cuma - 15:47 | GDH Haber
Nasıl tablonun içindeki aktörler resmin genel serencamı hakkında detaylı bilgiye sahip olamazlarsa, bizlerde yaşadığımız günlerin tarih süreci içindeki önemini tam olarak kavrayabiliyor değiliz.
Resminin anlamını kavrayabilmenin şartı, çerçevenin dışına çıkıp geriye doğru birkaç adım atmak ve resmin genelini detaylarıyla birlikte uzaktan tarassut etmektir.
Bizi çerçevenin dışına çıkartacak olan şey zaman olacak. Allah ömür verir de yıllar sonra geriye bakma imkanına kavuşursak göreceğiz ki, yaşadığımız günler tarihin en önemli dönüm noktalarından birisiymiş.
200 yıllık modernleşme hikayemiz, bir millet haline gelebilme çabamız sanayi devriminin şarkılarının acımasızca döndüğü bir ortamda kendisine sömürge arayanlar tarafından sürekli baltalandı.
Önce beş yüzyıl vatan kıldığımız Rumeli’nden koparıldık, sonra millet-i sadıka bildiğimiz Ermenilerle aramız açıldı, Arnavutlarla-Araplarla zihnen koptuk; yetmedi bu vatanın öz ve öz evladı Alevilerle, Kürtlerle devletimizin arası açıldı. En muhalif gözlerin dahi gördüğü, fakat bir şekilde eleştirmekten de geri duramadığı bir hakikat var, bu da şu:
Erdoğan Türkiye’si uzun ve kararlı bir süreçte restorasyonu ve millet olmamızın en önemli şartı olan, toplumun her kesiminin içten bir şekilde paylaştığı bir devleti ve sistemi hayata geçirmeye çalıştı.
Doğru adımlar atıldı, yanlış adımlar atıldı tartışması yürütmenin bir alemi yoktur. Geldiğimiz nokta bizlere bir şeyi gösteriyor. Türkiye, kendi bağrından çıkan evlatlarına vatan olma imkanına ve potansiyeline sahip bir ülkedir ve bu potansiyel şimdiye kadar dışarıdan sabote eden güçlerin belinin kırılmasıyla hiç umulmayacak kadar seri şekilde hayata geçirilebilecek kadar gerçekçidir.
Önümüzdeki süreçte bu imkanları ve potansiyeli daha çok tartışacağız, hatta bu ihtiyaçtan doğan yeni anayasa tartışmalarını daha gerçekçi bir zeminde yürüteceğiz. Fakat biz şimdi istikbalde yoğun şekilde tartışacağımız bu konuyu bir süre tehir edelim ve gündem ile alakadar olalım.
11 Temmuz 2025 tarihinde Süleymaniye kırsalında gerçekleşen hadisede neler gördük? En dikkat çekici şeyler nelerdi? Her şeyden önce PKK tarafının da, süreç itibari ile ayrı bir aktör olarak kabul etmek durumunda olduğumuz DEM Parti’nin de, Türkiye’de iktidar bloğunu temsil eden Cumhur İttifakı bileşenlerinin de, devlet yetkililerinin de oldukça özenli bir dil kullanmaya gayret ettiklerini görüyoruz.
Bu bizleri sürece yönelik samimiyet noktasında ikna eden bir faktör. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamada da bu samimiyeti olan inanç vurgulanmış durumda. Bahçeli “DEM Parti sağduyulu ve sorumlu bir siyaset çizgisini koruyarak terörsüz Türkiye hedefine samimiyetle bağlı kalmış, dengeli ve isabetli söz ve değerlendirmelerle bin yıllık kardeşliğin safında yerini almıştır” diyerek bu konudaki inancını da ortaya koymuş oldu.
Elbette geçmişten gelen tecrübeler ve yaşanan acılar kamuoyunun bir kısmını şüpheci kılıyor. Karşılıklı şüphelerden arınmış ve samimiyet konusunda kaygı yaşamayan kimselerin yürütebileceği bu süreçte PKK, almış olduğu fesih kararının arkasında durduğunu göstermek ister gibi herhangi bir flama, amblem, pankart, bayrak kullanmadı.
Bese Hozat gibi örgütün Şahin kanadını temsil ettiğini bildiğimiz bir kimsenin törende yer alması ve silahların yakılmasına eşlik etmesi ayrıca önemli bir görüntüydü.
Türkiye kamuoyunun her kesiminde ikna edilmesi, teselli edilmesi, zımnen de olsa rızalarının alınması gerektiği kimseler var. Her ne kadar sürece dahil olmasalar da, şimdiye kadar yaşanan acılar bundan sonra yaşanmasın diye süreci sabote eden bir tutum ortaya koymaması bu insanların çok önemli.
Demek ki Türkiye, kamuoyu araştırmalarının da ortaya koyduğu şekilde bu süreci destekliyor, arkasında duruyor. Peki bundan sonra bizi hangi aşamalar bekliyor?
Dem partili Ayşegül Doğan “daha çok yasaya, daha çok hukuka, daha çok adalete ihtiyacımız var” derken aslında önümüzdeki günlerde ne ile meşgul olacağımızı da bir manada söylemiş oldu.
İktidara gelir gelmez iki hafta işlerden birisi olağanüstü hali sonlandırmak olan Erdoğan, varlığı terörle mücadele kanunlarının sebebi olan bir örgütün feshi sonrası daha demokratik yasalar, hatta yepyeni bir anayasa için gayret gösterecektir. Hatta bu süreç Selahattin Demirtaş ve benzeri kimselerin yakın bir gelecekteki tahliyesi ile sonuçlanacaktır. Öngörümüz bu şekilde.
Devamını Oku
13 Kasım 2025 Perşembe - 13:05
Devamını Oku
20 Ekim 2025 Pazartesi - 09:30
Devamını Oku
12 Ekim 2025 Pazar - 14:06