Cato Institute: ABD ve İran nükleer anlaşma bilmecesini çözebilecek mi?
ABD ve İran arasındaki dördüncü tur görüşmede neler ön plana çıkacak? Taraflar nükleer anlaşma bilmecesini çözebilecek mi?
Son Güncelleme: 02.05.2025 - 00:59
ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Cato Institute'de, ABD ve İran arasında dördüncü tur görüşmelerin yapılacağı nükleer müzakere sürecinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Şu ana kadar Umman ve İtalya'da, üç tur gerçekleşen görüşmelerde henüz teknik sürece dair bir görüşmenin yapılmadığına dikkat çekilen analizde, Trump'ın 2015 yılından daha kötü bir anlaşmaya razı olabileceğine dair görüşlere yer verildi.
Analizde ayrıca, tarafların beklentilerinin ve hem Körfez ülkelerinin hem de İsrail'in sürece dair taleplerinin sürece etkileri değerlendirildi.
İşte Cato Institute'de yayınlanan analiz:
Şu ana kadar Umman ve İtalya'da, üç tur gerçekleşen görüşmelerle ABD-İran görüşmeleri yapıldı ve daha fazla görüşme yapılacağına dair beklentiler var.
İki taraf, Tahran'ın uzun zamandır tercih ettiği müzakere tarzı olan uzun bir koşullar veya sonuçlar listesi olmadan bir anlaşma yapmayı hedefleyerek hareket ediyor gibi görünüyor.
Ancak aynı zamanda da müzakereler, derinlik ve içerikten yoksun.
Görünen o ki ABD heyeti, ABD Başkanı Donald Trump'ın savunduğu “anlaşma sanatını” uygulamak için fevri olmaktan kaçınıyor. Peki nereye kadar?
Üç tur görüşmenin “olumlu ve verimli” geçtiği ve bir dizi konudaki görüş ayrılıklarını gidermek üzere yeni görüşmelerin yapılacağı yönündeki mutabakatın yanı sıra, geçtiğimiz Cumartesi günkü toplantıda bazı teknik konuların ele alındığı açıklandı.
Teknik görüşmeler ise bu Cumartesi günü yapılacak olan dördüncü turda ele alınacak.
Bu ezeli düşmanlar arasında yıllardır gerçekleşen ilk en üst düzey temas, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemeyi hedefliyor. Fakat Tahran zaten hiçbir zaman böyle bir hedef peşinde olmadığını ve sadece sivil faaliyetler yürüttüğünü iddia ediyor.
Peki İran, ABD, İsrail, bölge ve dünya ülkeleri için iyi bir anlaşma ne demek?
Uranyum zenginleştirmenin yüzde 4 saflıkla sınırlandırılması ABD ve Batı ülkeleri tarafından ideal olarak görülüyor.
Güncellenmiş santrifüj sistemlerini olduğu gibi bırakmak ve belki karşılığında bir izleme ve denetim rejimini faaliyete geçirmek, gelişmiş balistik füze programına ne olursa olsun ABD ve Batı açısından bir zafer olacak. Ancak buna ulaşmak için elbette tüm yaptırımların da kaldırılması gerekecek.
Fakat İsrail'in bunu kabul edeceği düşünülmüyor.
İran açısından daha kötü ama İsrail'i mutlu edecek bir anlaşma, tüm nükleer altyapısını ve yüzde 60 saflığa kadar zenginleştirilmiş tüm uranyumu ortadan kaldıran bir anlaşma olacak.
Bu, Libya'nın 2003 yılında Batı ile yaptığı ve tamamen rehabilite edilmesi karşılığında nükleer, kimyasal, biyolojik ve balistik füze programlarından vazgeçtiği anlaşmaya benzeyebilir.
Diğer yandan bölgedeki diğer ülkeler, yani Arap ülkeleri de, İran'ın komşu ülkelerin içişlerine karışmasına ve nüfuzunu yaymak için silahlı vekil milisler kullanmasına son vermesini sağlayacak geniş kapsamlı bir anlaşmayı uzun zamandır arzuluyor.
Yani bu ülkeler de, İran ile eş zamanlı olarak rekabet eden ve bu tür farklı anlaşmaların yapılmasını teşvik eden çeşitli talepler ortaya koyabilir.
Bu faktörlerden bazıları İran'ın iç meseleleri iken, bazıları da İran'ın lehine sonuçlanacak bir anlaşma yapılmasını sağlayabilecek uluslararası jeopolitik faktörlerdir.
Bu nedenle Tahran, ABD-İsrail'in İran'ın nükleer tesislerinin askeri olarak imha edilmesi yönündeki retorik “sopaları” azaltmayı ya da etkisiz hale getirmeyi amaçlayan birçok teşvik sunuyor gibi görünüyor.
İran'ın iç politikasında ise yaptırımlar, İran vatandaşlarına sundukları gün geçtikçe azalan rejim üzerindeki baskıyı arttırarak, Mahsa Amini'nin gözaltında ölümüyle ateşlenen 2022'deki gibi ayaklanmalara maruz kalmasına neden oldu.
Son olarak geçtiğimiz günlerde yaşanan Shahid Rajaee limanında balistik füze yakıtı ve kimyasal madde sevkiyatı olduğuna inanılan ölümcül patlama, halkı arasında profesyonel bir imaj yaratmaya özen gösteren bir rejim için iyiye işaret değil.
Küresel etki
Daha geniş bir jeopolitik düzlemde ise İran, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Trump üzerindeki etkisinden faydalanmaya çalışıyor.
Bir başka gösterge de Beyaz Saray'ın neredeyse tüm girişim ve görüşmelerine liderlik eden ABD elçisi Steve Witkoff'un Moskova'da Putin ile düzenli olarak görüşüyor olması. Bu görüşmelerin sadece Ukrayna savaşına odaklanmadığı kesin ve İran nükleer dosyası da muhtemelen bunların arasında.
Kremlin'de ve ötesinde Trump'a fısıldayanlar hiç şüphesiz onu bu yolda cesaretlendiriyor. Ancak Avrupa'daki bazı ülkeler, Trump'ın orijinal JCPOA'dan daha kötü bir anlaşmayı imzalamak için acele etmesi ihtimaline karşı nefeslerini tutmuş durumda.
Pek çok gözlemci 7 Ekim 2023'te İsrail'e yapılan saldırı sonucunda dünyanın değiştiğine inanıyor ve Trump Beyaz Saray'a döndüğünden bu yana şüphesiz daha da değişti.
Tüm bu dengeler gösteriyor ki, İran-ABD anlaşması küresel jeopolitiğin savaşa mı normalleşmeye mi gideceğini belirleyecek olan önemli bir kilometre taşı haline gelebilir.
Kaynak:
GDH Haber
İLGİLİ HABERLER
The Economist: Avrupa'nın Türkiye'nin yardımına fazlasıyla ihtiyacı var!
The Telegraph: ABD Orta Doğu'da sessizce yeni bir bataklığa gömülüyor!
The Center for European Policy Analysis: Avrupa'nın yeni lideri Meloni mi oluyor?
İsrail'in Eurovision'a katılımı onaylandıktan sonra 6 ülke boykot kararı aldı
israil, Gazze’deki ateşkese rağmen 2026 savunma bütçesini 34 milyar dolara çıkardı
Nevada'da 5.9 büyüklüğünde deprem
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


