Eurasia Review: İsrail'in Gazze'deki Hamas ötesindeki asıl hedefleri ne?
Gazze Deniz sahası, Lawrence Livermore planı, enerji ve ticaret koridoru hesapları. İsrail'in Gazze'deki Hamas ötesindeki asıl hedefleri ne?
Son Güncelleme: 21.10.2025 - 00:48
ABD merkezli yayın organlarından Eurasia Review'de, İsrail'in 2 yıldır Hamas bahanesi ile Gazze'deki soykırım düzeyindeki saldırılarının arka planındaki hedeflerine dair detayların değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Gazze saldırılarını sadece “güvenlik endişeleriyle” değil, enerji, ticaret koridorları ve bir Filistin Devleti'nin varlığının tam olarak engellenmesi ile ilgili arka planlarda içerdiği belirtilen analizde, İsrail'in özellikle Gazze Deniz sahasında bulunan enerji ve yeni bir ticaret koridoru gibi hedeflerinin ayrıntılarına yer verildi.
Analizde ayrıca; İsrail'in Gazze saldırılarının ardından bu hedefleri doğrultusunda atacağı olası orta ve uzun vadeli adımlara dair öngörülerde bulunuldu.
İşte Eurasia Review'de yayınlanan analiz:
25 yıldır İsrail'in Gazze politikaları sadece “güvenlik endişeleriyle” değil, Filistinlilerin enerji rezervlerini sömürme çabalarıyla da motive ediliyor ve son yapılan ateşkesle birlikte bu girişimler hızla tırmanıyor.
Eylül 2000'de İkinci İntifada başlamak üzereyken, FKÖ lideri Yaser Arafat, Gazze Şeridi'nden yaklaşık 30 kilometre açıkta bir balıkçı teknesinde doğal gaz keşfini kutladı.
Arafat burada yaptığı açıklamada;
“Bu, ekonomimiz için, kutsal Kudüs'ü başkenti olan bağımsız bir devlet kurmak için sağlam bir temel sağlayacaktır”
ifadelerini kullandı.
Gazze ekonomisini büyük ölçüde geliştirebilecek bu umudu baltalamaya yönelik çabalar, barış sürecinin çöküşüyle paralel olarak ilerledi.
Gazze felaketi aynı zamanda doğalgazla ilgili
1990'ların sonlarından bu yana, Doğu Akdeniz, İsrail'in Leviathan, Mısır'ın Zohr ve Gazze Deniz sahası gibi büyük sahalarla enerji çıkarları açısından oldukça cazip hale geldi.
Yıllık 10 milyar dolarlık ihracat geliri elde eden İsrail'in Leviathan sahası veya Mısır'ın gaz ihtiyacının %40'ını karşılayan Zohr sahası ile karşılaştırıldığında, Gazze Deniz sahasının üretimi daha düşük olabilir. Ancak, Gazze ekonomisi ve Filistinlilerin yaşam standartları üzerinde dönüştürücü bir etki yaratması açısından İsrail için büyük önem taşıyor.
Gazze Şeridi'nden 30 km açıkta bulunan Gazze Deniz sahası, 2000 yılında İngiliz BG ve Filistinli Consolidated Contractors Company tarafından keşfedildi ve ilk aşamada 4 milyar dolarlık gelir elde etmesi bekleniyordu.
Durumu bağlamına oturtmak gerekirse; bugün iİsrail'in yıkıcı saldırıları sonrasında Filistin'in GSYH'su 350 milyon dolara bile ulaşamıyor. Dolayısıyla bu saha, Gazzeliler için bir can simidi ve yabancı yardıma büyük ölçüde bağımlı olan Gazze'nin kronik enerji sıkıntısını aşmak için büyük bir fırsat teşkil ediyor.
İsrail'in hamlesi
1999 yılında Başbakan Ehud Barak, PA-BG anlaşmasını engellemek için İsrail donanmasını Gazze sularına gönderdi. İsrail, gazın piyasa fiyatının altında bir fiyata tesislerine boru hattıyla taşınmasını ve Filistinlilere ait gelirlerin kontrolünü talep etti. Bunu da görünüşte, bu paranın “terörü finanse etmek” için kullanılmasını önlemek amacıyla yaptı.
2005 yılında BG, gazı orada satmak için EGAS (Mısır Doğal Gaz Holding Şirketi) ile bir mutabakat imzaladı. Ancak bu anlaşma, İngiliz Başbakanı Tony Blair'in son dakikada müdahale ederek, Sharon'un başbakanlık görevini devralan Ehud Olmert'in talebi üzerine, İsrail hükümetinin davasını BG'ye savunmasıyla bozuldu.
Yeni anlaşma yapısında, gaz Mısır'a değil İsrail'e teslim edilecek ve fonlar, görünüşte “terörist saldırıların finansmanını” önlemek için, gelecekteki dağıtım için önce New York'taki Federal Rezerv Bankası'na aktarılacaktı.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde BG, daha sonra Blair'e kıdemli danışman olarak milyonlarca dolar ödeyen ABD'li finans devi JP Morgan'ın önemli bir müşterisiydi.
Bu yüzden Blair, daha da büyük fırsatlar sezdiği için bugün Gazze'ye geri dönüyor.
Gazze'nin açık deniz gaz rezervleri
2008-2009 Savaşı Gazze'de büyük yıkıma neden oldu, ancak gaz sahalarının kontrolünü İsrail'e devretmemeyi başardılar. Böylece, Batı 2008 finansal krizinin etkisiyle sarsılırken, Netanyahu hükümeti de bir enerji kriziyle mücadele etmek zorunda kaldı.
Bölgede Arap Baharı yaşanırken, İsrail gaz arzının %40'ını kaybetti ve enerji fiyatlarının yükselmesinden etkilendi. Bu durum, İsrail'de on yıllardır görülen en büyük kitlesel protesto gösterilerinin 2011 yılında başlamasına neden oldu. Aynı şekilde, iç karışıklıklar Netanyahu kabinesine Gazze'de enerji egemenliği arayışında ikna edici bir neden sağladı.
İronik bir şekilde, Netanyahu hükümeti Levant Havzası'nda keşfedilen devasa bir doğal gaz yatağı sayesinde kurtuldu. Tamar ve Leviathan yatakları Netanyahu için adeta gökten düşen bir nimet oldu. Ancak İsrail, yeni teyit edilen gaz rezervlerinin “çoğunun” kendi topraklarında olduğunu iddia etti ve bu da Lübnan, Suriye, Kıbrıs ve Filistinlilerle gerginliğin artmasına neden oldu.
Gerilimi azaltmak için ABD, bölgenin yeni enerji zenginliğini kullanarak çatışan ülkeleri müzakere masasına geri döndürmeyi umarak “gaz diplomasisi”ni başlattı.
Teorik olarak, yüksek enerji fiyatları ve Avrupa'nın gaz kaynaklarını çeşitlendirme ihtiyacı nedeniyle zamanlama elverişliydi. Ancak Levant gaz ekosistemi, alt bölgeden dışarıya uzanan boru hatlarından yoksundu ve Mısır'ın sınırlı gaz sıvılaştırma kapasitesine bağımlı kalmaya devam ediyordu.
Bu nedenle ilerleme hayal kırıcı derecede yavaştı.
Süveyş Kanalı'na alternatif bir İsrail kanalı
Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 12'si, Kızıldeniz ve Süveyş Körfezi'ni Akdeniz'e bağlayan Süveyş Kanalı'ndan geçmektedir. Bu, Mısır'a yıllık 9,4 milyar dolar gelir sağlamaktadır. Ancak trafik her zaman sorunsuz olmamıştır.
Mart 2021'de, karaya oturan bir konteyner gemisi nedeniyle kanal altı gün boyunca kapalı kaldı.
Kanalın kapanması nedeniyle petrol tankerleri, Afrika'nın güney ucundaki Ümit Burnu'nu dolaşmak zorunda kaldı ve bu da Suudi Arabistan'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne olan nakliye mesafesini 4.000 kilometreden fazla uzattı.
Bugün Süveyş Kanalı faaliyette, ancak Kızıldeniz krizi ve ilgili güvenlik endişeleri nedeniyle trafik normalin oldukça altında seyrediyor. Ve böylece Gazze Savaşı sırasında, medyada İsrail'in kanal girişimi hakkında söylentiler yoğunlaştı. Ancak bu yeni bir fikir değildi.
Antik çağda, Negev çölünden geçen bir dizi ünlü rota vardı. Eilat şehri, Süleyman'ın hükümdarlığı döneminde Afrika ve Doğu ile ticaret merkezi olarak önemli bir liman işlevi görüyordu.
19. yüzyılın ortalarında, İngiliz Tuğamiral William Allen, önerilen Süveyş Kanalı'na alternatif olarak Akdeniz ile Kızıldeniz arasında bir kanalın inşasını savunmuştu. Ancak Allen, hayali planının arkasında güçleri bir araya getiremediğinden, Süveyş Kanalı inşa edildi. Bu kanal, Londra'dan Umman Denizi'ne olan yolculuğu yaklaşık 8.900 kilometre kısalttı.
Yine de, Süveyş Kanalı'na alternatif bir yol hayali, erken dönem Siyonist vizyonlarında yerini korudu.
Siyasi Siyonizmin babası Theodor Herzl, 1902 tarihli romanı The Old-New Land'de, Yahudi topraklarını iki büyük bölgesel blok arasındaki bir düğüm noktası olarak gördü ve “Avrupa ile Asya arasındaki trafiğin Filistin üzerinden yeni bir rota izlediği” bir gelecek hayal etti.
Başbakan Netanyahu, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sadece iki hafta önce BM Genel Kurulu'nda “yeni Orta Doğu” haritasıyla bu fikre atıfta bulunmuştu. Filistin ve Filistinliler haritadan fiilen silinmişken bu gösteriden sadece iki yıl sonra, Gazze'nin yaklaşık yüzde 90'ı yıkıldı ve Batı Şeria neredeyse her gün şiddetli pogromlarla sarsılıyor.
520 adet iki megatonluk nükleer patlama planı
1950'lerde İsrail, Eilat'ta bir derin su limanı inşa ederken, Gazze sınırına sadece 60 kilometre uzaklıktaki Akdeniz'in güney kıyısında, Aşdod'da modern bir liman inşa etti.
1960'larda Süveyş Kanalı, Soğuk Savaş'ın sonunda gizliliği kaldırılan Lawrence Livermore Laboratuvarı'nın planından da anlaşılacağı üzere, ABD'nin çıkarları için hayati önem kazanmıştı.
H.D. MacCabee'nin bir memorandumu üzerine inşa edilen bir proje, Negev Çölü'nden bir kanal kazmak için 520 adet 2 megatonluk nükleer patlama kullanılmasını savunuyordu.
1970 yılında, İsrailli nakliye şirketi ZIM, Aşdod ve Eilat arasında ülke çapında taşınan yükler için hizmet vermek üzere bir yan kuruluş kurarken, Eilat'tan Aşkelon'a, Gazze Şeridi'nden sadece 12 kilometre uzaklıkta, Negev'den geçen 42 inçlik bir petrol boru hattının inşaatına başlandı.
Bu vizyonlar, Ekim 2020'de, İsrail devletine ait Europe Asia Pipeline Company (EAPC) ve BAE merkezli MED-RED Land Bridge'in, Abraham Anlaşmaları'ndan sadece 1 ay sonra, Kızıldeniz'den Akdeniz'e petrol taşımak için Eilat-Aşkelon boru hattını kullanmak üzere bir anlaşma imzalamasıyla bir adım öne çıktı.
2021 yılının Nisan ayında İsrail, Ben Gurion Kanalı'nın Gazze Şeridi'ni dolaşarak Akdeniz'e bağlanacağını duyurdu. Bu, Süveyş Kanalı'ndan farklı olarak, İsrail'in çift kanalı her iki yönde giden gemileri de taşıyacak. Kanal, 193 km uzunluğundaki Süveyş Kanalı'ndan neredeyse üçte bir oranında daha uzun olacak.
5 yıllık projenin maliyeti 16 ila 55 milyar dolar arasında olacak. Kanalın yıllık 6 milyar dolar veya daha fazla gelir getirmesi öngörülüyor.
Açıkçası, önerilen kanalı kontrol eden kişi, emtia nakliyesi için küresel tedarik rotaları üzerinde muazzam bir ekonomik etkiye ve siyasi nüfuza sahip olacaktır.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
etiketler
İLGİLİ HABERLER
The New Arab: İsrail'in küresel “anlatı savaşı” ve “Esther Projesi”
The Hill: Gazze'de “uluslararası güvenlik gücü” nasıl oluşacak?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Guinness İsrail’den rekor başvuruları almayı durdurdu
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


