Foreign Affairs: Trump'ın hamleleri ve Çin-ABD ilişkilerini geleceği

Ticaret savaşı, teknoloji savaşı, uzay rekabeti, silahlanma yarışı ve Tayvan sorunu. Önümüzdeki dönemde Çin- ABD rekabeti nasıl şekillenecek?

Son Güncelleme: 23.03.2025 - 20:28

Foreign Affairs: Trump'ın hamleleri ve Çin-ABD ilişkilerini geleceği

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Affairs'de Trump'ın “Çin'e odaklanmak” olarak adlandırılan stratejisinin olası sonuçlarının ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD Başkanı Trump'ın “Çin'e odaklanmak” olarak adlandırılan stratejisinin iki ülke arasındaki ilişkilerin önümüzdeki 4 yıllık geleceğine dair büyük endişe yarattığı belirtilen analizde, bu gelişmelerin iki ülke arasındaki ticaret savaşını, teknoloji savaşını ve Tayvan konusundaki çatışmayı potansiyel olarak tırmandıracağı tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; Çin'in Trump'ın hamlelerine sadece taktiksel olarak değil, aynı zamanda da büyük bir stratejisi ile cevap vereceği ve bu konuda elinde kozları olduğu belirtildi.

İşte Foreign Affairs'de yayınlanan analiz:

Donald Trump'ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasından bu yana geçen aylarda Pekin'deki politika yapıcılar ABD-Çin ilişkilerinin önümüzdeki dört yılına endişeyle bakıyorlar.

Pekin, Trump yönetiminin Çin'e karşı sert politikalar izlemesini, iki ülke arasındaki ticaret savaşını, teknoloji savaşını ve Tayvan konusundaki çatışmayı potansiyel olarak tırmandırmasını bekliyor.

Genel kanı Çin'in ABD ile ilişkilerinde fırtınalara hazırlıklı olması gerektiği yönünde ve Trump'ın geçtiğimiz günlerde tüm Çin mallarına yüzde on gümrük vergisi getirmesi bu endişeleri haklı çıkarmış görünüyor.

Çin de hemen misilleme yaparak bazı ABD mallarına yönelik kendi gümrük vergilerinin yanı sıra kritik minerallerin ihracatına yönelik kısıtlamalar ve ABD merkezli Google şirketine yönelik tekelcilik karşıtı bir soruşturma başlattığını duyurdu.

Ancak Pekin'in elinde bu tür araçlar olsa da, kısasa kısas bir alışverişte Washington'u alt etme kabiliyeti, ABD'nin göreceli gücü ve Çin'le olan büyük ticaret açığı nedeniyle sınırlıdır. Sorunun farkında olan Çinli politika yapıcılar ticaret savaşı taktiklerinden daha fazlasını planlıyorlar.

Trump'ın ilk döneminden bu yana yaklaşımlarını ABD'ye göre uyarlıyorlar ve son üç ayı Trump'ın değişken politikalarını öngörmek, bunlara karşı koymak ve zararlarını en aza indirmek için stratejilerini daha da geliştirmekle geçirdiler.

Bu planlamanın bir sonucu olarak, Çin'in iç ekonomisini ve dış ilişkilerini desteklemeye yönelik geniş çaplı bir çaba sessizce devam ediyor.

Çin'in hazırlıkları, Biden yönetiminin ABD'nin gücüne yatırım yapmayı, ortaklarla uyum sağlamayı ve gerektiğinde rekabet etmeyi içeren “yatırım yap, uyum sağla ve rekabet et” şeklindeki Çin stratejisini kabaca yansıtıyor.

Pekin'in Trump yıllarını atlatmaya yönelik oyun kitabı ise iç ekonomiyi daha dirençli hale getirmeye, kilit komşularla uzlaşmaya ve küresel Güney'deki ilişkileri derinleştirmeye odaklanıyor.

Trump bazı kısa vadeli zaferler kazanabilir. Ancak Pekin'in planları onun ötesine bakıyor.

Çinli liderler, ülkelerinin tarihi kaderinin yükselmek ve ABD'yi dünyanın önde gelen gücü olarak yerinden etmek olduğuna inanmaya devam ediyor. Trump'ın politikalarının ABD'nin gücünü zayıflatacağını ve uzun vadede ABD'nin küresel konumunu düşüreceğini düşünüyorlar. Ve bu gerçekleştiğinde, Çin avantaj elde etmeye hazır olmak istiyor.

Reform hareketleri

İç cepheyi güçlendirmek Pekin'in stratejisinin kilit bir unsuru olmuştur. Trump'ın başkanlığının ticaret, yaptırımlar ve ihracat kontrolleri şeklinde dalgalanmalar getireceğini bekleyen Çin, reel ekonomiyi canlandırmak ve iç tüketimi güçlendirmek için teşvik tedbirleri uyguluyor.

Pekin'in Trump'tan bağımsız olarak bu tür önlemler alması için sebepleri var. 

Son yıllardaki ekonomik yavaşlama ve hükümetin şimdiye kadarki teşvik çabalarının ılımlı sonuçları daha önemli bir müdahaleyi gerektiriyor. Ancak ABD ile artan gerilime ilişkin endişeler şüphesiz politika yapıcıları harekete geçirdi. Merkezi Ekonomik Çalışma Konferansı, Aralık ayında yaptığı duyuruda, güncellenen mali politikalarının gerekçesi olarak “değişen dış ortamın derinleşen olumsuz etkisini” gösterdi.Çin'in dış çevresindeki en önemli değişiklik ABD seçimlerinin sonucudur.

Pekin'in reform çabaları sadece iç ekonomik sorunları çözmeye yönelik de değil. Bu aynı zamanda uluslararası ticaret için yeni fırsatlar yaratma çabasıdır. Çinli muhataplar, Kasım seçimlerinden sonra ABD politika camiasının üyeleriyle yaptıkları görüşmelerde, Ocak 2020'de Pekin ve Washington tarafından imzalanan ve Çin'in 200 milyar dolar değerinde ABD ürünü satın almasını öngören Birinci Aşama ticaret anlaşmasını yerine getirmeye ilgi duyduklarını ifade ettiler.

Hatta Çin hükümeti ile kamu iktisadi teşebbüsleri arasındaki ilişkiyi ele alan tedbirler de dâhil olmak üzere yapısal reforma odaklanacak olan İkinci Aşama müzakerelerine başlama olasılığını da gündeme getirdiler. 

Pekin'in bu tür konulardaki hassasiyeti göz önüne alındığında, bu müzakerelerde ilerleme kaydedilmesi uzun zamandır uzak bir ihtimal olarak görülüyordu. Ancak ülkedeki ekonomik yavaşlama ve ABD ile ticaret savaşının tırmanmasıyla birlikte Çin daha fazla baskı hissediyor.

Çin ayrıca ticaret seçeneklerini de çeşitlendirmek istiyor.

İlişkilerin düzeltilmesi

Çin'in Trump'a yönelik hazırlıkları diplomatik bir atağı da içeriyor. Hint-Pasifik bölgesinde tansiyonun yükseleceği beklentisiyle Çin, son birkaç yıldır çalkantılı ilişkiler içinde olduğu iki komşusu Hindistan ve Japonya ile yarım kalan işleri tamamlamaya çalıştı.

Çin'in yakın çevresindeki istikrar Pekin'in dikkatinin dağılmasını en aza indirecek ve ABD'nin ortaklarını Çin'e baskı yapmaya zorlama çabalarını baltalayabilecektir. Japonya ve Avustralya ile ilişkilerin geliştirilmesi de Çin'in CPTPP liderlerine kendini sevdirmesinin bir yoludur.

Çin-Hindistan ilişkilerindeki çözülme dikkat çekicidir. Ekim ayında Çin ve Hindistan, dört yıllık bir askeri açmazın ardından tartışmalı sınır bölgesi Ladakh'ta aniden ayrılma konusunda anlaşmaya vardı.

Trump'ın seçilmesinin ardından Çin, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval'ı sınır konularını görüşmek üzere Pekin'e davet etti. Hatta Doval'a Çin Devlet Başkan Yardımcısı Han Zheng ile bir görüşme de verildi ki bu alışılmadık bir hareket ve bir iyi niyet jestiydi. Çin ziyaret sırasında Hindistan'a, Hint vatandaşlarına Tibet'e hac ziyaretlerini yeniden başlatmaları için geçiş hakkı tanınması, ortak su yollarında işbirliği ve Nathu La dağ geçidinde iki ülke arasında ticaret yapılması gibi somut çıktılar da sundu.

Daha da önemlisi, Çin “sınır sorununa adil, makul ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir paket çözüm” bulma sözü verdi. Pekin, Yeni Delhi'nin de istediği Çin-Hindistan sınırına ilişkin kapsamlı bir anlaşmayı, anlaşmazlığı canlı tutmanın kendisine koz verdiğine inandığı için uzun süredir erteliyor. Ancak şimdi Çin taahhütte bulunmaya istekli görünüyor. 

Çin, ABD'nin bölgedeki en önemli müttefikiyle ilişkilerini geliştirmeyi umarak Japonya ile de ilerleme kaydetti.

Eylül 2024'te Pekin, Ağustos 2023'te Japon deniz ürünlerine koyduğu ithalat yasağını kademeli olarak kaldıracağını açıkladı.Çin lideri Xi Jinping'in Kasım ayında Peru'da düzenlenen Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği zirvesi kapsamında Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba ile bir araya gelmesinin ardından Çin, Japon ziyaretçilere vizesiz giriş hakkını geri verdi.

Ayrıca 2004 yılında başlayan ancak son yedi yıldır askıya alınan Çin-Japonya iktidar partisi görüşmeleri Ocak ayında Çin'in bir Japon heyetini Pekin'de ağırlamasıyla yeniden başladı.

Görünen o ki; ikinci bir Trump başkanlığının getirebileceği belirsizlikle karşı karşıya kalan Çin, komşuları ile ilişkilerini geliştirmeye başladı. 

Sonuç

Çin'in Trump'ın uygulayabileceği ek gümrük vergileri ya da diğer ticaret önlemlerine doğrudan yanıt vermek için seçenekleri var.

Bunlar; ihracat kontrolleri, ABD şirketlerine yaptırımlar, ABD'nin Çin'e ihracatına misilleme gümrük vergileri ve daha fazlasını içeren bir araç seti olarak özetlenebilir.

Çin'in bu önlemlerden hangisini ne zaman uygulayacağı Trump'ın ne yapmaya karar vereceğine bağlı olacaktır.

Ancak Trump'ın ilk dönemindeki büyük ölçüde tepkisel yaklaşımının aksine, bu kez Pekin'in sadece taktiksel bir yanıtı değil, aynı zamanda daha büyük bir stratejisi olacak gibi görünüyor.

Kaynak:

GDH Haber

etiketler
ABD
Çin
Rusya
İran
Japonya
Pasifik
Trump
Xi
Tayvan
Ticaret Savaşı
Silahlanma Yarışı
Loading Spinner