Asia Times: Venezüela, ABD'nin bir sonraki dış politika felaketi mi olacak?
ABD ve Venezüela arasında artan gerilim askeri bir müdahaleye mi dönüşecek? Venezüela, ABD'nin bir sonraki dış politika felaketi mi olacak?
Son Güncelleme: 09.10.2025 - 03:22
Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da, ABD ve Venezüela arasında son dönemde artan gerilimin sebeplerinin ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD ve Venezüela arasında gün geçtikçe artan gerilimin, Trump yönetimi tarafından açıkça rejim değişikliği olarak adlandırılması da askeri yığınaklar ve tam baskı politikası o yöne doğru gittiği tespiti yapılan analizde; Trump'ın üç farklı gerçeklikle karşı karşıya olduğu tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; Venezüela sürecinin farklı senaryolar üzerinden Amerikan dış politikasının bir sonraki felaketi haline gelebileceğine dair öngörülere yer verildi.
İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:
Trump yönetimi Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu devirmeyi planlıyor mu? Kısa bir cevap vermek gerekirse, Trump bu yönde bir adım atabilir.
Zira son zamanlarda yaşanan tırmanış, tanıdık bir hikayeyi anlatıyor. ABD yönetimi, Maduro'yu zayıflatmayı amaçlayan daha geniş bir stratejinin parçası olarak, Venezüella'da faaliyet gösteren uyuşturucu kartellerine karşı askeri saldırılar düzenlemeyi değerlendiriyor.
Donald Trump, birkaç bot dışında henüz herhangi bir eylemi onaylamamış olsa da, ABD ve Venezüela'nın Orta Doğu'daki aracılar aracılığıyla görüşmelerini sürdürdüğü bu süreçte, ortaya çıkan tablo, net bir sonuca varmadan baskının artırıldığı bir tablonun yaklaştığını gösteriyor.
Narko-terörizm çerçevesi
Trump ve ekibi, bunu açıkça rejim değişikliği olarak değil, uyuşturucu ve terörle mücadele olarak çerçevelendiriyor.
Bölge uzmanlarına göre; Maduro yönetimini Küba istihbaratı tarafından ayakta tutulurken, Venezuela petrolü de Küba'yı ayakta tutuyor.
Trump ise, Venezuela kıyılarında büyük bir askeri yığınak emri vermesine rağmen, Venezuela'da rejim değişikliği peşinde olmadığını iddia ediyor. Bu çelişki, sadece diplomatik bir ikiyüzlülük değil, hedefler konusunda gerçek bir kafa karışıklığını da yansıtıyor.
ABD, Maduro'yu istifa için müzakereye zorlamaya mı çalışıyor? Ordunun darbe yapmasını mı umuyor? Ekonomik çöküşün halk ayaklanmasına yol açacağını mı umuyor?
İstenmeyen sonuçlar
Rejim değişikliğinin sorunu, tarihsel örneklerine bakıldığında sonrasında ortaya çıkan durumdur. Venezuela bir Irak veya Libya değil. Ancak bu ülkelerin lanetini paylaşabilir. Zira petrol zenginlikleri ile zayıf kurumları açısından coğrafya olarak çok uzak olsa da benzer durumları yansıtıyor.
ABD'ye göre Venezuela muhalefeti bölünmüş ve büyük ölçüde sürgünde kalmaya devam ediyor. Askeri yetkililer uyuşturucu kaçakçılığına derin bir şekilde karışmış durumda.
Yani herhangi bir geçiş hükümeti, hem meşruiyet sorunları, hem ekonomik kaos hem de muhtemel şiddetle karşı karşıya kalacak.
Maduro ise, olağanüstü hal ilan etmeye ve sivil-askeri güçleri seferber etmeye hazırlanıyor ve Amerikan tehditlerine karşı milliyetçi duyguları harekete geçiriyor.
İmparatorluk saldırısı olarak nitelendirilebilecek dış baskı kadar bir yönetimi güçlendiren başka bir şey yoktur. Bu filmi daha önce Küba, İran ve Kuzey Kore'de izledik ve sonu nadiren iyi bitiyor.
Göç paradoksu
Büyük ironi de göç konusunda yaşanabilir. Trump göreve geldikten sonra, Venezuela'dan gelen göçü durdurmak için yoğun bir kampanya yürüttü ve MAGA destekçileri, sınır dışı etme ve düzeni yeniden sağlama vaatlerini alkışladı.
Ancak Venezuela'yı daha da istikrarsızlaştırmak, tam da Trump yönetiminin durdurmak istediği göç dalgasını yaratacaktır.
Venezuela şu anda zaten yedi milyondan fazla mülteci ve göçmen üretmiş durumda ve devletin çöküşü senaryosu bu sayıyı kolayca ikiye katlayabilir.
Kolombiya, Brezilya ve diğer komşu ülkeler zaten bunalmış durumda. Trump ve danışmanları bu insanların nereye gideceğini düşünüyor?
Yani gerçekçilik, gerçeklik kontrolü gerektirir. Venezuela'ya karşı gerçekçi bir yaklaşım da, birkaç rahatsız edici gerçeği kabul etmeyi gerektirir.
İlk olarak Maduro, ABD'nin ulusal güvenliği için acil bir tehdit oluşturmamaktadır.
İkincisi, ABD'nin etkisi sınırlıdır. Trump yönetimi, yaptırım muafiyetlerini iptal etmek için harekete geçti ve yabancı petrol şirketlerinin Venezuela'dan çıkması için 27 Mayıs tarihini son tarih olarak belirledi. Bu, maksimum baskı anlamına geliyor. Ancak başarılı olacabilecek gibi görünmüyor.
Üçüncüsü ve en önemlisi, Trump yönetimi şu soruyu sormalıdır. Amerika'nın buradaki gerçek çıkarı nedir?
Eğer mesele gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıysa, kartelleri hedef almak için Venezuela'yı bombalamaktan daha etkili yollar var. Zira bombalama operasyonları dağıtır ve hayatta kalanları radikalleştirir.
Eğer mesele demokrasinin teşvik edilmesi ise, tarih, askeri müdahalelerin demokratik gelişmeyi desteklemek yerine zayıflatma eğiliminde olduğunu defalarca gösterdi.
Sonuç
Trump yönetimi gerçek bir seçimle karşı karşıya: Baskıyı artırmaya devam ederek, sonuçlarını planlamadan rejim değişikliği riskini göze alabilir.
Ya da, doğrulanabilir tavizler karşılığında, uyuşturucu ile mücadele işbirliği, göç yönetimi ve kademeli ekonomik normalleşme gibi belirli, ulaşılabilir hedeflere odaklanarak, işlemsel bir yaklaşıma yönelebilir.
Aksi takdirde, Amerikan dış politikasının bir sonraki felaketi gerçekleşebilir.
Kaynak:
GDH Haber
GDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Conversation: Trump'ın Gazze Barış planındaki 5 büyük sorun
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalıların yarısı Donald Trump'ı "Avrupa'nın Düşmanı" olarak görüyor
Trump uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen eski Honduras liderini affetti
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


