Hudson Institute: Körfez Çin'in mi yoksa ABD'nin mi “oyun alanı” olacak?

Trump'ın Körfez turunun arka planında hangi hedefler vardı? Körfez Çin'in mi yoksa ABD'nin mi “oyun alanı” olacak?

Son Güncelleme: 23.05.2025 - 00:37

Abone Ol

Google News Logo
Hudson Institute: Körfez Çin'in mi yoksa ABD'nin mi “oyun alanı” olacak?

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Hudson Institute'de, Trump'ın Körfez turunun, bölgedeki ABD-Çin rekabetine etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Çin'in geçtiğimiz on yıl boyunca, Orta Doğu'daki varlığını genişletmek için bölgedeki siyasi ve stratejik boşluktan yüksek oranda yararlandığı tespiti yapılan analizde, Trump'ın bunu kırmak için düzenlediği Körfez turunun dengeleri değiştirebileceği belirtildi.

Analizde ayrıca, tarafların bölgedeki stratejilerinin beş başlıkta karşılaştırılması ve olası sonuçlarına dair değerlendirmeler yapıldı.

İşte Hudson Institute'de yayınlanan analiz:

ABD Başkanı Donald Trump'ın geniş kapsamlı Körfez turunun sadece ABD için değil bölgesel olarak da büyük etkileri oldu.

Zira çok sayıda uzmana göre Çin, geçtiğimiz on yıl boyunca, Orta Doğu'daki varlığını genişletmek için bölgedeki siyasi ve stratejik boşluktan yararlandı ve Körfez'in altyapısal, finansal ve teknolojik gelişimine dahil olan Pekin, bölgesel dengeyi istikrarlı bir şekilde kendi lehine çevirdi.

Bu sürecin ardından Trump'ın ziyareti ise; Çin'in ivmesini durdurmaya ve ABD'yi Körfez'in geleceğini şekillendiren başlıca dış güç olarak yeniden tesis etmeye yönelik ilk doğrudan girişim olarak kayıtlara geçti.

Trump'ın ziyaretinin şüphesiz olarak riskleri yüksek.

Zira; ABD askeri ayak izini daraltıp diplomatik stratejisinde bölgeye öncelik vermezken, Pekin Körfez ilişkilerini sessizce derinleştirdi ve örnek olarak, Mart 2023'te İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine aracılık etti.

Çin Orta Doğu'ya büyük yatırımlar yapıyor çünkü Pekin bölgeyi ABD'nin etkisini kırma ve küresel güç dinamiklerini yeniden şekillendirme stratejisinde ikincil değil ayrılmaz bir rol olarak görüyor.

Özellikle de bölge Pekin'e Amerikan hakimiyetine meydan okumak için farklı seçenekler sunuyor.

Bu stratejiyi ise beş faktör yönlendiriyor.

Birincisi, Körfez Çin'in endüstriyel ekonomisini sürdürmek için ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayabilir. Bölgedeki üreticiler Çin'in ham petrol ithalatının neredeyse yarısını karşılıyor ve Pekin uzun vadeli enerji güvenliğini rejimin istikrarı için elzem görüyor.

İkinci olarak Orta Doğu, Doğu Asya'yı Avrupa ve Afrika'ya bağlayan jeopolitik bir koridor işlevi görüyor.

Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi, Körfez'deki limanlara, lojistik koridorlara ve ticari erişim noktalarına öncelik vererek Pekin'e kilit deniz ve kara ticaret yolları üzerinde kaldıraç gücü sağlıyor. Daha da önemlisi, Dijital İpek Yolu'nun 2030 yılına kadar Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin gayrisafi yurtiçi hasılasına 255 milyar dolara kadar katkıda bulunması ve 600.000 teknoloji sektörü istihdamı yaratmasını öngörüyor.

Üçüncüsü, bölge Çin'e sermaye ve teknoloji ihracatı için fırsatlar sağlayabilir. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki egemen varlık fonları Çinli firmalar için derin ve siyasi açıdan istikrarlı yatırım kaynakları olabilir ve bu da Körfez ülkelerini, sanayi politikasını küreselleştirmeye ve teknoloji platformlarını ölçeklendirmeye çalışan Pekin için ideal ortaklar haline getirebilir.

Bu durum Çinli firmalara finansmana daha fazla erişim ve gelişmekte olan teknoloji ekosistemlerini sıfırdan şekillendirme fırsatı verebilir.

Örneğin Suudi Arabistan 2022 yılında Çinli Huawei ile Suudi şehirlerinde bulut bilişim ve yüksek teknoloji altyapısı geliştirmek üzere bir mutabakat zaptı imzaladı. Anlaşma, Pekin'in Arap dünyasındaki en büyük diplomatik atağı olarak değerlendirilen Çin Devlet Başkanı'nın ziyaretiyle aynı zamana denk geldi.

Dördüncü olarak, Orta Doğu Çin'in ABD ihracat kontrollerini ve yaptırım rejimlerini zayıflatmasına yardımcı olabilir.

Bölge ve Çin, Batı'nın kısıtlamalarını aşmak için birlikte çalışabilir. Çinli firmalar bölgesel ağlardan ve şeffaf olmayan finansal kanallardan yararlanarak hassas teknolojilerin ve sermayenin transferini kolaylaştırabilir,

ABD yaptırımlarının etkinliğini azaltabilir ve Washington'un ekonomik gücünün sınırlarını ortaya çıkarabilir. Çin ayrıca Batılı finans ağlarından ve nakliye hizmetlerinden kaçınarak İran petrolünü ithal etmenin bir yolunu geliştirdi. İran, karanlık filo tankerlerini kullanarak Çin'e petrol sevk ediyor ve ödemeleri küçük Çin bankaları aracılığıyla renminbi olarak alıyor.

Beşinci olarak, Orta Doğu Çin'e ABD liderliğindeki koalisyonları zayıflatmak ve Amerikan etkisini itibarsızlaştırmak için operasyonel alan sağlıyor.

Pekin, hem Körfez'deki ABD müttefiklerini hem de İran gibi rakiplerini devreye sokarak kendisini Washington'un siyasi koşullarıyla kısıtlanmayan stratejik bir alternatif olarak konumlandırıyor.

Trump'ın ziyaretinin başarısı, değişen bağlılıkların ve stratejik belirsizliğin damgasını vurduğu Körfez bölgesinin, artık Çin'in mi yoksa ABD'nin mi etki ve oyun alanı olacağını belirleyecek.

GDH Digital'i sosyal medyadan takip edin!

etiketler
ABD
Çin
Körfez
Ortadoğu
Loading Spinner