Responsible Statecraft: İstanbul 2.0 görüşmeleri nasıl sonuçlanacak?
İlk İstanbul görüşmelerinden bu yana değişen dengeler, tarafların beklentileri ve atılan adımlar. İstanbul 2.0 görüşmeleri nasıl sonuçlanacak?
Son Güncelleme: 16.05.2025 - 00:10
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Responsible Statecraft'da İstanbul'da gerçekleşen Rusya-Ukrayna görüşmelerinin olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Ukrayna'nın Batı'nın ve özellikle de ABD'nin Ukrayna'ya desteğinin azalması nedeniyle İstanbul'daki yeni görüşmelere 2022'de olduğundan daha zayıf bir konumda girdiği belirtilen analizde, o zamandan bu yana hem sahada hem de diplomatik alanda değişen dengelere dair değerlendirmeler yapıldı.
İşte Responsible Statecraft'da yayınlanan analiz:
İstanbul'da yapılan görüşmelerin en büyük başarısı ilk olarak bu görüşmelerin yapılıyor olmasıdır.
ABD'nin angajmanı bir barış anlaşması için hayati önem taşımaya devam ederken, Rusya'nın Washington'la yeniden bir araya gelme arzusu ise görüşmeleri rayında tutmaya devam edecek gibi görünüyor.
Nisan 2022'de Ukrayna ve Rusya, savaşın başlamasından iki aydan kısa bir süre sonra bir barış anlaşması yapmaya çok yaklaşmışlardı. Ancak, başta ABD ve İngiltere olmak üzere Batılı hükümetlerin Ukrayna'yı savaşa devam etmeye teşvik ettiği iddiaları nedeniyle bu görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
O zamandan bu yana ne değişti?
Ukrayna İstanbul görüşmelerine 2022'de olduğundan daha zayıf bir konumda girdi. Zira; Batı'nın Ukrayna'ya mali ve ekonomik desteği o zamanki kadar sağlam değil.
G7'nin Haziran 2024'te 50 milyar dolarlık bir kredi paketi üzerinde anlaşmasından bu yana hiçbir büyük ekonomik yardım ve destek sağlanmadı. Avrupa devletleri Nisan ayında Ukrayna'ya yeni ekonomik yardımları bir araya getirmiş olsa da, bu ABD desteğindeki azalmayı telafi edemez.
Bölgesel anlamda Rusya, ilk İstanbul görüşmelerinde bir taviz olarak Kiev'den çekildi ve 2022'nin sonlarında Kharkiv ve Kherson'da toprak kaybetti. Ancak Rusya 2023'ün sonundan bu yana Donbas'ta istikrarlı bir şekilde toprak kazanmaya devam etti.
Dolayısıyla her iki tarafın da hanesine puan yazılsa da Rusya şu anda savaş alanında askeri üstünlüğü elinde tutuyor ve bu durumun değişmesi pek olası görünmüyor.
ABD Başkanı Trump'ın Şubat ayında Ukrayna'nın elinde oynayacak kart kalmadığını söylemesinin ardında özellikle bu iki faktör yatıyor.
Değişmeyen ne var?
İlk olarak, tıpkı o gün olduğu gibi bugün de Ukrayna'nın NATO üyeliği masada değil.
Geçtiğimiz Haziran ayında New York Times tarafından paylaşılan doğrulanmış belgeler, Ukrayna'nın tarafsızlığının ve NATO üyesi olmamasının 2022'de üzerinde anlaşmaya varılan temel konu olduğunu doğruladı.
Ukrayna o görüşmelerde hiçbir zaman NATO'ya katılmayacak ya da yabancı güçlerin topraklarında üslenmesine izin vermeyecek “daimi tarafsız bir devlet” olmaya hazırdı.
Halihazırda zayıflamış müzakere pozisyonu ve Trump'ın Ukrayna için NATO üyeliğinin pratik olmadığı yönündeki görüşü göz önüne alındığında Ukrayna'nın bundan geri adım atması için bir yol görünmüyor.
Her ne kadar Almanya'nın yeni Dışişleri Bakanı Johann Wadephul kısa süre önce Ukrayna'nın NATO yolunun geri dönülmez olduğunu tekrarlasa da, çoğu kişi özel ve kamuoyu önünde Ukrayna'nın NATO yolunun imkansız olmasa da sıkıntılı olduğu konusunda hemfikir.
Görüşmelerin yapılması bile büyük bir ilerleme
Ukrayna'nın tarafsız statüyü kabul etmesini prensipte kabul eden Zelenskiy kısa süre sonra kendi on maddelik barış planını uygulamaya koymaya çalıştı.
Bu plan, diğer hususların yanı sıra, Rusya'nın askerlerini 2014 öncesi sınıra çekmesini, yani Kırım ve Donbass'tan vazgeçmesini ve Ukrayna'nın NATO'ya katılması anlamına gelen bir Avrupa-Atlantik Güvenlik Mimarisi oluşturulmasını içeriyordu.
Zelenskiy, Rusya'yı açıkça süreçten dışlayan çeşitli ülkelerde barış zirveleri düzenlendi ve bu zirveler 15 Haziran 2024'te İsviçre'de yapılan etkinlikle doruğa ulaştı.
Bu etkinlikte Zelenskiy, tamamen gerçek dışı bir öneri olan, Ukrayna'dan askerlerini tamamen çekene kadar Rusya ile herhangi bir angajmana girmeme kararını açıkladı. Ancak görünen o ki; Trump'ın baskıları ve Batı'nın azalan yardımları Zelenskiy'nin bu kararından geri atmasına neden oldu.
Diğer yandan Trump seçildikten sonra bile bazı Avrupalı liderler “barışın ne anlama geldiğine sadece Ukrayna karar verebilir” söylemine devam ettiler. Ancak Trump yönetiminin baskıları Ukrayna'nın kararını değiştirdiği gibi Avrupalı liderlerin de yumuşamasına neden oldu.
En büyük sorun toprak
Görüşmelerden kısa bir süre önce Steve Witkoff, Ukrayna'daki toprak sorunlarının iki ülke arasındaki en çetin sorun olduğunu açık bir şekilde ifade etmişti.
Rusya'nın Ekim 2022'de Kherson, Zaporojya, Donetsk ve Luhansk olmak üzere dört bölgeyi resmen ilhak etme kararı hesapları değiştirdi. Ancak Rusya, sıcak çatışmaların yaşandığı bir cephe hattıyla ortadan ikiye bölünen bu bölgelerin hiçbirinde tam toprak kontrolüne sahip değil.
Savaş sona erdiğinde kontrol hattının ne olacağının çözüme kavuşturulması, açık ara farkla en sorunlu konu.
Bu son derece hassas bir konu olacak ve Avrupalı müttefikler, ABD'nin Rusya'nın Kırım'ı işgalini de jure olarak tanıyabileceği fikri ortaya çıktığında yaptıkları gibi, Rusya'ya verilecek herhangi bir büyük tavizi reddedeceklerdir.
Yaptırımlar uygulanabilir
Yaptırımlar konusunda en zorlu müzakere konusu, çoğu Belçika'da bulunan 300 milyar dolarlık dondurulmuş Rus mal varlığıdır.
Rusya, işgal ettiği bölgeler de dahil olmak üzere Ukrayna'da yeniden yapılanmayı desteklemek için bu fondan vazgeçmeye istekli olduğunu gösterdi.
Bu fonların yeniden yapılanma için serbest bırakılması, Ukrayna'nın Haziran 2024'te G7'ye olan 50 milyar dolarlık borcuna ilişkin yükümlülüklerini karşılayan faiz ödemelerinin kaynağını ortadan kaldıracaktır.
Unutulmamalıdır ki 2022 görüşmeleri bir buçuk ay sürmüştü ve bugün koşullar önemli ölçüde değişti.
ABD Başkanı Trump'ın İstanbul'a gelebileceğine dair spekülasyonlar olsa da, Putin'in bizzat katılmaması sürecin beklenenden uzun süreceğini gösteriyor.
Kaynak:
GDH Haber
The National Interest: Türkiye Orta Doğu'nun yeni süper gücü olarak ortaya çıktı
The Conversation: Türkiye stratejik esneklik ve güç kazanıyor
The Economist: Avrupa'nın Türkiye'nin yardımına fazlasıyla ihtiyacı var!

Arab News: Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönem başladı!
ABD öğrencilerin vize başvurularını askıya aldı
İsrail tv kanalında skandal sözler: Finaldeki rakibimiz Türkiye
Reuters: İran-İsrail ateşkesi sürdürülebilir mi?
The Economist: Netanyahu için görev tamamlandı mı?
Responsible Statecraft: İran, ABD'nin yeni Irak'ı mı olacak?
The Guardian: Trump'ın Ortadoğu kumarı nasıl sonuçlanacak?
İsrail, İran'ın Fordow nükleer rektörünü yok edebilir mi?
The National Interest: İsrail-İran savaşı Orta Doğu'yu nasıl yeniden şekillendiriyor?
The Wall Street Journal: İran'ın ‘Direniş Ekseni’ neden harekete geçmiyor?
National Security Journal: İsrail-İran savaşından çıkarılacak üç büyük ders
The Atlantic: Rusya, İran-İsrail savaşında nasıl bir strateji izliyor?
Commonspace: İran-İsrail savaşında taraflar “yarım zaferle” mi yetinecek?

