The American Conservative: Trump'ın yeni Suriye politikası nasıl şekillenecek?

Türkiye ve yeni Suriye yönetimi, Suriye'deki ABD destekli gruplara karşı net bir duruş sergiliyor. ABD, Suriye'de hem siyasi hem de askeri olarak kaybetme riski ile karşı karşıya!

Son Güncelleme: 03.03.2025 - 23:03

Abone Ol

Google News Logo
The American Conservative: Trump'ın yeni Suriye politikası nasıl şekillenecek?

ABD merkezli yayın organlarından The American Conservative'de, Suriye'de Ahmet Şaraa liderliğinde yaşanan son gelişmelerin ve ABD'nin önümüzdeki yeni dönem için olası Suriye hamlelerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Esed sonrası Suriye'de iktidarı elinde tutan geçiş hükümetinin yaklaşık 600 delege ile düzenlediği Ulusal Diyalog Konferansı'nın ve demokrasiyi sağlamak adına attığı adımların olumlu sinyaller verdiği belirtilen analizde, ABD'nin ise Avrupa Birliği ülkelerinin aksine yeni Suriye yönetimi ile henüz diyalog kurmadığına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Suriye'deki ABD'nin askeri varlığına ve Türkiye'nin ülkedeki etkisine de değinilerek, ABD'nin Suriye'de hem siyasi hem de askeri olarak kaybetme riski ile karşı karşıya olduğu tespiti yapıldı.

İşte The American Conservative'da yayınlanan analiz:

Suriyeliler geçtiğimiz günlerde 53 yıl sonra ilk kez, hapis ya da ölüm korkusu olmadan ülkelerinin geleceğini konuşmak üzere bir araya geldi.

Esed sonrası geçiş hükümetinin özenle seçilmiş yetkililerinin, devletin en acil iç meseleleri hakkında sıradan Suriyelilerle konuşmak üzere ülkeyi dolaştığı haftalar süren hazırlıkların ardından, yaklaşık 600 delege ulusal diyalog konferansı için Şam'da buluştu.

Ülkenin yeni lideri Ahmed Şaraa, üniformasını bir kenara bırakmış ve yerine bir takım elbise giymişti ve Suriye'nin Esed ailesi diktatörlüğünden kurtulmasının ardından birlik çağrılarını en üst düzeye çıkaran bir konferansa başkanlık etti.

Sonucu ne olursa olsun, sıfırdan yepyeni bir siyasi sistem yaratmak amacıyla ulusal diyalog yolunun seçilmiş olması doğru yönde atılmış önemli bir adımdır ve Trump-Zelenskiy çatışması için de keskin bir uyarı niteliğindedir.

Bu iki olay, ittifakların kırılganlığının ve diplomatik normların korunmasının öneminin altını çizmektedir. 

Uluslararası toplum bu olaydan ders çıkarmalı ve güveni yeniden inşa etmek, ittifakları güçlendirmek ve kurallara dayalı bir uluslararası düzene olan bağlılığını yeniden teyit etmek için çalışmalıdır.

Suriye'deki riskler 

Esed'i iktidarda tutmak için Suriye halkına böylesine yıkım, sefalet ve ölüm getiren Rusya bile şu anda Suriye'deki sürece dair açık kapı bırakıyor ve hatta katılım sağlamaya çalışıyor.

Suriye, farklı bir yöne doğru ilerlemek için bir fırsata sahip, ancak önündeki zorlu ve kolay kolay çözülemeyecek türden sorunlar var. Yaklaşık on dört yıldır süren iç savaş Suriye toplumunu parçaladı, ekonomisini yerle bir etti ve ülkeyi Arap dünyasında bir oyuncu olarak etkisizleştirdi.

Suriye'nin yeniden inşa maliyeti 400 milyar dolara kadar çıkabilir ki bu tek başına hernahgi bir ülkenini karşılamakta zorlanacağı bir meblağ olarak tanımlanabilir.

Normalde bu masrafları üstlenmeleri beklenen Körfez Arap ülkelerinin Gazze'nin on milyarlarca doları bulan yeniden inşa masraflarını finanse edecek olmaları da süerci zorlaştırıyor.

Diğer yandan; World Vision ve Frontier Economics, 2021 yılında Suriye'deki savaşın ülke ekonomisinden 1,2 trilyon dolar götürdüğünü ve bu rakamın o tarihten bu yana daha da arttığını hesaplamıştı. 

Ancak uzun vadeye bakmadan önce, Suriye'nin yeni yöneticilerinin ilk aşamada başa çıkması gereken kısa vadeli engeller bulunuyor. 

Birincisi, Suriye artık bir iç savaş durumunda olmasa da, tam olarak bir barış durumunda da değil.

Türkiye destekli gruplar ile ABD destekli SDG arasında küçük çaplı da olsa bir savaş durumu devam ediyor.

Diğer yandan; buradaki SDG dahil olmak üzere çeşitli grupları, Türkiye'deki terör örgütü PKK'nın uzantısı olarak göre Türkiye, Suriye'deki mevzilerini bombalamaktan çekinmiyor.

İkincisi ise; Suriye içinde devam eden siyasi anlaşmazlıklar.

Esed'in gitmiş olması bölünmelerin sorunsuz bir şekilde düzeleceği anlamına gelmiyor. Suriye'nin yeni yönetimim ve ABD destekli SDG siyasi olarak uzlaşamaz ve aralarındaki farklılıklar giderilmezse, Suriye'nin yakın geleceği yine kanlı çatışmalara sahne olabilir.

Şu anda yeni Suriye yönetimi ve SDG, masanın iki zıt ucunda yer alıyor ve SDG'nin ABD korumasındaki mini devletten vazgeçmeye niyeti yok. Türkiye ise buna izin vermeyeceği konusunda çok net bir duruş sergiliyor.

Tüm bunlar olurken Trump yönetiminin Suriye politikası, DEAŞ'ın hala varlığını olduğu düşünelen noktalara yapılan hava saldırılarının ötesine geçememiş durumda.

Evet, Suriye'nin yeni lideri Ahmet Şaraa'nın başına artık 10 milyon dolar ödül konmuyor ama grubu Washington tarafından hala yabancı bir terör örgütü olarak kabul ediliyor.

Avrupa Birliği ise tam tersi bir yaklaşım sergileyerek 24 Şubat'ta Suriye'nin enerji ve ulaştırma sektörlerine yönelik yaptırımları askıya almayı kabul etti ve Avrupalı finans kuruluşlarının bazı Suriyeli bankalarla temas kurmasına izin verdi.

Gelinen noktada Trump'ın iki temel soruya yanıt vermesi gerekecek.

Zaten 2019'da yıkılmış olan DEAŞ'ıyok etmek için 2 bin ABD askerini Suriye'de tutmak mantıklı mı? Ve Şam'daki yeni yönetimle daha fazla angajman kurmamak ABD'ye ne kazandıracak? 

Trump yönetimi acilen Şam'daki yeni liderle ilişki kurup kurmayacağına ve ABD askerlerini ülkeden çekip çekmeyeceğine karar vermelidir. 

Aksi taktirde ise hem siyasi hem de askeri olarak kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaktır.

Kaynak:

GDH Haber

etiketler
ABD
Türkiye
Suriye
Terör Örgütleri
SDG
Pkk
Ahmet Şaraa
Trump
Loading Spinner