American Enterprise Institute: Dünyayı kaotik bir nükleer dönem bekliyor

Çok aktörlü bir hale gelen nükleer rekabet ile birlikte dünyayı kaotik bir dönem bekliyor! Gelişen teknolojiler ve nükleer rekabetin uzaya taşınması beraberinde neleri getirecek?

Son Güncelleme: 21.05.2025 - 00:28

Abone Ol

Google News Logo
American Enterprise Institute: Dünyayı kaotik bir nükleer dönem bekliyor

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute'de, son dönemde ABD ve Rusya dışında da çok sayıda aktörün nükleer unsurlara sahip olmasının, olası küresel etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Dünyadaki Soğuk Savaş dönemi nükleer dengelerin tamamen değiştiğine ve çok aktörlü bir hale geldiğine dikkat çekilen analizde, rekabetin özellikle uzaya taşınmasının da dünya için kaotik bir çağa işaret ettiği tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; ABD, Rusya ve Çin başta olmak üzre nükleer güce sahip ülkelerin olası adımlarına dair değerlendirmelere yer verildi.

İşte American Enterprise Institute'de yayınlanan analiz:

Nükleer silahlar dünyanın geleceği açısından en kritik unsur olmaya devam ediyor. Bu yüzden geçtiğimiz günlerde Hindistan ve Pakistan çatışmalarını dünya yakından izledi. Zira; ikisi arasındaki herhangi bir çatışma 1945'ten bu yana ilk nükleer savaşa dönüşebilirdi.

Küresel olarak nükleer anlaşmazlık, yakın döneme kadar Soğuk Savaş'ı tanımlıyordu. Sovyetler Birliği'nin 1991'de çöküşünden sonra Washington nükleer silahların yayılmasını engellemeye odaklandı ve o dönemde nispeten de olsa başarılı oldu.

Ancak bu dönem farklı.

Çünkü nükleer strateji ve istikrara ilişkin geleneksel kavramlara meydan okuyan dört temel eğilimi bir araya getiriyor ve bu eğilimler ciddi şekillerde etkileşime giriyor.

Birincisi, büyük güçlerin nükleer rekabeti geri döndü ve bu kez üç oyunculu bir küresel düzen söz konusu.

İkincisi, yeni teknolojiler sürpriz saldırıları daha mümkün kılarak nükleer caydırıcılığı daha zayıf hale getirebilir.

Üçüncüsü, mevcut silah kontrol mimarisi parçalanıyor ve bundan sonra ne olacağı belirsizliğini koruyor.

Dördüncüsü, nükleer silahların yayılmasını yavaşlatan anlaşmalar ve düzenlemeler olan nükleer silahların yayılmasını önleme rejimi birçok bölgede zorlanmaktadır.

Soğuk savaş daha basitti

Geçmişe pembe gözlüklerle bakmak bir hata haline gelebilir. Zira; Soğuk Savaş istikrarlı değildi ve artan süper güç birikimleri on binlerce silahtan oluşan yeni cephanelikler yarattı.

Eski nükleer denge bir düopol olarak tanımlanıyordu. ABD ve Sovyet cephanelikleri diğerlerini gölgede bırakıyordu ve sadece Moskova ile Washington nükleer avantaj elde etmek için rekabet ediyordu.

Soğuk Savaş'tan sonra ABD'li politika yapıcılar hala nükleer tehditlere odaklandılar, ancak bunlar daha çok bu silahları ayrım gözetmeksizin katliam yapmak için kullanabilecek teröristlerden ya da bölgelerini istikrarsızlaştırmak için kullanabilecek nispeten zayıf haydut devletlerden kaynaklanıyordu.

Çok yönlü bir satranç

Öncelikle nükleer rekabet üç kutuplu hale geldi. Nükleer silaha sahip büyük güçler uluslararası sistemi şekillendirmek için mücadele ederken, üç yönlü dinamikler bu mücadeleleri daha tehlikeli ve karmaşık hale getiriyor.

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca Rus lider Vladimir Putin, Rusya'nın cephaneliğini yeniden inşa etti ve modernize etti ve bunu Washington liderliğindeki küresel düzeni tehdit etmek için kullandı.

Özellikle Putin, Rusya'nın komşularını işgal ederken nükleer silahları kalkanı haline getirdi ve bu hamlesi şüphesiz olarak Avrupa'yı istikrarsızlaştırdı.

Putin, 2022'den bu yana defalarca, Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana ABD ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün bu mücadeleye doğrudan müdahil olmasını engellemek için nükleer tehditler kullandı.

Yani Putin'in taktikleri son on yılların en tehlikeli nükleer krizini de beraberinde getirdi.

2022 sonlarında Rus orduları Ukrayna'da geri çekilirken ABD'li yetkililer Putin'in yenilgiyi önlemek için sözde savaş alanı nükleer silahlarını kullanabileceğini düşündüler. Gerçeği ise sadece Putin biliyor.

Çin'in Xi Jinping'i de kesinlikle süreci not alıyor. Xi yönetimindeki Çin'in nükleer envanteri 2020'de 200 savaş başlığından 2030'ların başında binden fazla savaş başlığına ulaşacak ve bunların hepsi de giderek çeşitlenen, esnek dağıtım sistemlerine monte edilecek.

Xi muhtemelen daha güçlü bir nükleer cephaneliği, ABD'nin bir Batı Pasifik krizine müdahalesini caydırmanın bir yolu olarak görüyor ki bu da Çin'e Tayvan'ı almak ya da komşularını başka şekilde hırpalamak için daha fazla hareket alanı sağlayacak.

İkincisi, mevcut küresel silah kontrol mimarisi parçalanıyor ve bundan sonra ne olacağı belirsizliğini koruyor.

Üçüncüsü ise; nükleer silahların yayılmasını yavaşlatan anlaşmalar ve düzenlemeler olan nükleer silahların yayılmasını önleme rejimi birçok bölgede zorlanıyor.

Sonuç

Nükleer unsurlar, uzun zamandır teknolojik atılımların etkisiyle daha hızlı bir şekilde gelişiyor.

Yaşanmakta olan teknoloji devriminin ortasında da şühesiz olarak nükleer savaş olasılığı daha da artıyor.

Askeri uzmanlara göre gelinen noktada tehlike sadece; asıl sorun katil robotların ya da kontrolden çıkmış yapay zekanın durduk yere bir nükleer savaş başlatması değil.

Tehlikeli olan yan, yarı otonom silahlar inşa eden çok sayıda aktörün, rekabeti uzaya taşıması ve artık bunları hakimiyet için kullanmaya hazır hale gelmesi.

Görünen o ki dünya, eninde sonunda bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalacak gibi görünüyor.

GDH Digital YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Abone Ol
etiketler
Rusya
ABD
Çin
Nükleer
Dünya
Uzay
Loading Spinner