Arab News: İsrail, İran ve ABD kendi yarattıkları “canavarlar”, onları ve bölgeyi bir savaşa sürüklüyor!

Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, İsrail-Hamas çatışmalarının geldiği noktanın arka planını değerlendirdiği bir analiz yayınladı.

Bölgede bulunan devlet dışı aktörler olan Hamas, Haşdi Şabi, Hizbullah ve Husiler gibi çok sayıda grubun asker sayılarının İsrail'in asker sayısı ve gücü ile kıyaslanan analizde, bu paramiliter güçlerin ortaya çıkışına dair de iddialara yer verildi.

Analizde ayrıca; çok sayıda ülkenin, Orta Doğu'daki çatışmaları kendi çıkarları için manipüle eden bir politika izlediğine dikkat çekildi.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Gazze'deki katliamlar arttıkça, Tahran destekli paramiliter güçlerin ve bunların muazzam füze cephaneliklerinin bölge çapında yarattığı tehdit artık soyut bir tehdit olmaktan çıkıyor.

Yüz binlerce radikalleşmiş paramiliter güç, görünüşte İsrail'i, ABD'yi, müttefiklerini ve bir bütün olarak bölgeyi bir çatışmaya sürüklüyor.

Bu güçler, Suriye-Lübnan-İsrail sınırında toplanıyor ve burada füze saldırıları, çatışmalar ve hava saldırıları kaçınılmaz olarak tırmanıyor.

İsrailli askeri yetkililer uzun zamandır bu gruplarla kararlı bir çatışmanın eninde sonunda gerekli olacağını savunuyordu.

Gazze'de yaklaşık 3.200'ü Filistinli çocuk olmak üzere 8.000'den fazla kişi öldürüldü. Hizbullah'ın 100,000 savaşçı ve 150,000 rokete sahip olmakla övündüğü düşünüldüğünde, İsrail'in kuzey sınırında patlak verecek bir parlama katlanarak daha büyük bir çatışmayı beraberinde getirecektir.

Irak'taki El-Haşd El-Şa'abi'nin savaşçı sayısı 240,000'i aşarken, Suriye ve Yemen'de de bu örgüte bağlı büyük güçler bulunmaktadır. Bir de Devrim Muhafızları'nın 190.000 savaşçısı var ki bunların çoğu zaten bölgenin dört bir yanında konuşlanmış durumda.

Bütün bu sayılar, 170,000 aktif İsrail askeri personeli ile karşılaştırıldığında durum daha net ortaya çıkıyor.

Halihazırda yedeklerle birlikte 300,000 İsrail askerinin Gazze yakınlarında görev yaptığı belirtiliyor. Bu durum çok cepheli bir savaşın, özellikle de Batı Şeria'nın kargaşa içinde olduğu bir ortamda, neden İsrail'in kabus senaryosu olduğunu göstermektedir.

İranlı vekiller devreye girdiğinde ABD müdahalesi kaçınılmaz hale gelebilir. Zira; İsrail herkesle aynı anda savaşamaz.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby;

"Kimse İran ile bir çatışma peşinde değil."

ifadelerini kullanırken,

Savunma Bakanı Lloyd Austin ise konu ile ilgili;

“ABD, daha fazla düşmanlığa girme niyeti ya da arzusu değil.”

açıklamasında bulundu.

Ancak saldırılar devam ettikçe, ABD istemeyerek de olsa, tırmanan bir kısasa kısasın içine çekilebilir.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki; Hizbullah ve Hamas'ın varlığı, İsrail'in tarihi entrikalarının bir sonucudur. Hizbullah, İsrail'in 1982'deki Lübnan işgalinin dumanı tüten yıkıntıları arasında kuruldu ve Hamas'ın genişlemesi, İsrail'in Filistin'deki Filistin Kurtuluş Örgütü'ne karşı bir denge unsuru aramasından dolayı ortaya çıktı.

İsrail'in iki devletli çözümün içini boşaltması, Filistinli ılımlı ve entelektüel kesimi yok etti ve silahlı grupları ortaya çıkardı.

Diğer yandan Tahran, yetiştirdiği ulus ötesi orduları kontrol etmekte zorlanıyor. Hizbullah'ın Körfez'e saldırı tehdidinde bulunması, Husilerin Mısır ve Suudi hava sahası üzerinde insansız hava araçları uçurması ve Iraklı militanların Ürdün sınırı boyunca petrol sevkiyatını engellemesi, çatışmanın bölgeselleşmesine yönelik fırtınaları körüklüyor.

Tahran'dan gelen açıklamalar gerilimi azaltma çağrısı yaparken provokasyondan da geri durmuyor.

Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Hizbullah gibi paramiliter güçlerin "parmaklarının tetikte" olduğunu söyleyerek bir sonraki hamlelerinin "tanık olduklarınızdan çok daha güçlü ve derin" olacağını belirtti.

Çok sayıda güç, Orta Doğu'daki çatışmaları kendi çıkarları için manipüle eden bir politika izliyor.

Örnek olarak Rusya, Batı'nın geniş çaplı bir çatışmanın içine çekilmesi halinde Ukrayna'nın tamamen unutulacağını umarak yangına körükle gidiyor.

2014 yılında ABD, Suriye'deki ABD destekli vekillere paralel olarak IŞİD'le mücadele için Irak'ta paramiliter bir güç olan Haşdi Şabi'nin kurulmasına izin verdi. Ancak Batılı güçler, IŞİD'in yenilgisinden sonra ve bu tür güçlerin bölgesel istikrar için oluşturduğu tehlikeler konusunda defalarca uyarıda bulunmalarına rağmen, Haşdi Şabi'nin iki kat büyümesini engellemek için hiçbir şey yapmadı.

Ulus ötesi milislerin ve onların para yaratıcılarının fırsatçı tavırları ve provokasyonları, bombalanan ve açlıktan ölmek üzere olan Gazze halkının katili haline geldi.

Büyük olasılıkla; ne İsrail, ne Amerika ve ne de İran, çatışmanın büyümesini istemiyor. Ancak tüm bu taraflar, kendilerinin ve vekil lejyonlarının körüklediği süreci yaşamaya artık mahkum.