Cato Institute: İran için beklenen “an” yaklaşıyor mu?
İran dini lideri Hamaney'in yapacağı tercihler önümüzdeki günlerde bölgenin geleceğini belirleyecek. Husilere karşı saldırıların ardından İran için beklenen “an” yaklaşıyor mu?
Son Güncelleme: 17.03.2025 - 19:58

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Cato Institute'de son dönemde ABD ve İran arasında artan gerilimin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Donald Trump'ın İran yönetimine yönelik mesajlarının 2000'li yılların başında ABD ile Libya arasında yaşanan süreci hatırlattığı belirtilen analizde, Hamaney'in tercihleri doğrultusunda ve Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesiyle birlikte İran için “gerçek anın” yaklaşıyor olabileceği belirtildi.
Analizde ayrıca; İran'ın Suriye'de azalan rolünün Türkiye'nin Suriye'de artan etkisiyle birleştiği ve bölgede yeni bir güç dengesi oluştuğuna dikkat çekildi.
İşte Cato Institute'de yayınlanan analiz:
Uzmanlar Husi mevzilerine yönelik son Amerikan saldırılarının, Trump yönetiminin İran'a nükleer programı için belirleyici an gelmeden önce verdiği son mesaj olabileceğini belirtiyor.

Uzmanlara göre ayrırca; Donald Trump'ın İran yönetimine yönelik mesaj, 2000'li yılların başında ABD ile Libya arasında yaşananları hatırlatıyor.
O dönemde Muammer Kaddafi, Cezayir Devlet Başkanı Abdulaziz Buteflika'yı Washington ile Trablus arasındaki ilişkileri düzeltmek için George W. Bush'a müdahale etmeye ikna etmesini istemişti.
Buteflika bunu kabul etti ve ardından ABD'den gelen şu mesajı Kaddafi'ye iletti.
“Ya kitle imha silahlarını ortadan kaldırırsınız ya da o Bush tartışmadan her şeyi yok eder.”
Bu mesajın ardından Kaddafi Amerika ile bir çatışmayı başlatmak yerine rejimini kurtaracak olanı seçti ve Libya santrifüjlerini sökerek Amerikalılara teslim etti.

Libya ayrıca vekilleri olarak gördüğü örgüt ve partilerle de bağlarını kopardı.
Ancak İran'ın ne rejimi ne de karar alma biçimi Libya'ya benzemiyor.
İran; insani, askeri ve ekonomik imkanlara sahip büyük bir bölgesel güç. Ancak Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesiyle birlikte “gerçek an” yaklaşıyor olabilirler.
İran ve ABD, on yıllardır doğrudan bir çatışmaya girmekten kaçındı ve İran, vekillerini harekete geçirerek bölgedeki Amerikan etkisini zayıflatmayı tercih etti.
Peki İran kendisini Libya'nın karşılaştığı durumda bulursa nasıl bir tercih yapar?
Siyasetçiler ve analistler, İran'ın Ayetullah Humeyni'nin devriminin zaferinden bu yana ya da en azından Saddam Hüseyin rejimi ile uzun süren savaşın sona ermesinden bu yana en zorlu sınavıyla karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

Beyaz Saray'a döndüğünden beri Trump tüm dünyayı etkileyen kararlar alıyor.
Dünyayı sosyal medya paylaşımları üzerinden yönetiyor. Ticaret savaşları başlatmaktan, gümrük vergileri ve yaptırımlar uygulamaya, haritaları ve güç dengelerini değiştirmekle tehdit etmeye kadar daha önce çiğnenemez olarak görülen kuralları çiğniyor.
Diğer yandan uluslararası toplum Gazze'nin yeniden inşasının doğru yolda ilerlemesini sağlamak için birkaç yıl boyunca İsrail ile askeri çatışmalardan uzak tutulmasını talep ediyor. Ancak durum her an tersine dönebilir.
Sonuç olarak bölgede yeni bir güç dengesi oluştu ve İran, ne Suriye'de ne Lübnan'da ne de Gazze'de gelişmeleri kendi lehine değiştiremeyeceğini fark etti.

İran'ın Suriye'de azalan rolünün Türkiye'nin Suriye'de artan etkisiyle birleştiğini ve bunun Tahran için işleri daha da karmaşık hale geldiği de yeni bir gerçeklik olarak ortaya çıktı.
Trump ayrıca İran'a yönelik “maksimum baskı” politikasını da yeniden uygulamaya koydu.
Bölgedeki savaşların sonuçları da bu politikayı destekliyor. Husilere yönelik son Amerikan saldırıları, İran'ın tanık olduğu acı verici sahnelerden hızla gerçekçi sonuçlara ulaşmasını açıkca talep ediyor.
Süleymani bir noktada ülkesinin bölgedeki savunma hattını çizmişti. Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'e kadar uzanabiliyordu. Suriye bağlantısının sözde direniş ekseninden koparılması bu savunma hattını parçaladı.

Bölgede hızlı gelişmeler yaşanıyor. Yeni güç dengeleri ve roller ortaya çıkıyor ve Trump'ın Amerikası bölgede artık belirleyici bir rol oynuyor.
Hamaney eğer nükleer konusunda olumlu adım atmaz ve direniş eksenini yeniden inşa etmekten ve vekillerini harekete geçirmekten vazgeçmez ise görünen o ki yıllardır üzerinde konuşulan belirleyici “an” yaklaşıyor.
Kaynak:
GDH Haber

The American Conservative: ABD Suriye'deki askeri varlığını çekecek mi?

The Jamestown Foundation: Rusya ve İran'ın “çok kutuplu bir dünya düzeni” ortaklığı

Trump ticaret savaşlarında el yükseltti: Kanada ve Meksika misilleme yapacak

The Spectator: Trump ve Netanyahu'nun İran planı ne olacak?

Al Jazeera: Philadelphi Koridoru Mısır-İsrail savaşına mı neden olacak?
