Center for European Policy Analysis: Avrupa için uykudan uyanma vakti geldi!

ABD, 80 yıllık transatlantik ortaklığı konusunda şüpheci ve Avrupa'nın artık uyanma vakti geldi! Trump'ın “bedavacı” ve “zavallı” olmakla suçladığı Avrupa ile ilişkilerinin geleceği nasıl şekillenecek?

Son Güncelleme: 07.04.2025 - 19:08

Center for European Policy Analysis: Avrupa için uykudan uyanma vakti geldi!

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Center for European Policy Analysis'de, savunmadan ticari ilişkilere kadar çok sayıda başlıkta ABD ve Avrupa arasındaki ilişkilerin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin Trump yönetimi ile birlikte Avrupa'ya karşı politikasının net bir şekilde değiştiği belirtilen analizde, Avrupa'nın kıtanın savunması başta olmak üzere kendi başının çaresine bakabileceği adımlar atmasının elzem hale geldiği belirtildi.

Analizde ayrıca; ABD yönetiminin 80 yıllık transatlatik yatırımı konusunda tereddütler yaşadığı ve Avrupa'nın artık uyanma vaktinin geldiği tespiti yapıldı. 

İşte Center for European Policy Analysis'de yayınlanan analiz:

Geçtiğimiz haftadan itibaren Avrupalılar, Trump tarafından açıklanan gümrük vergileriyle birlikte büyük bir şok yaşadı, “bedavacı” olarak adlandırıldı ve “zavallı” olmakla suçlandı.

Bu durum şüphesiz olarak Avrupalıların kafasını karıştırdı ve kendilerine şu soruyu sormalarına neden oldu. On yıllardır süren transatlantik ortaklıktan sonra, bu ani fikir değişikliği neden yaşandı?   

ABD'nin Avrupa'nın güvenlik taahhütlerindeki eksikliklerle ilgili şikayetleri yeni değil. NATO 11 yıl önce GSYH'nin %2'sini savunma harcamalarına ayırmayı kabul ettiğinden beri her yönetim bu hedefi karşılamayan Avrupalılardan daha fazlasını yapmalarını istedi ya da söyledi. Avrupa'dan gelen cevap ise sürekli olarak “yapacağız” ya da “deniyoruz” oldu.   

Şimdiye kadar ABD'deki hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat yönetimler, ABD-Avrupa ayrılıklarını su yüzüne çıkarmaktansa, hayal kırıklıklarını çoğunlukla diplomatik kanallar aracılığıyla ifade etmeyi tercih ettiler.

Trump ilk döneminde NATO'yu “modası geçmiş” olarak nitelendirdi ve ittifaktan ayrılmakla tehdit etti. Avrupa tarafında ise Macron NATO'yu “beyin ölümü gerçekleşmiş” olarak nitelendirdiğinde Trump ile aynı fikirdeymiş gibi görünüyordu.

Ancak şu anki durum çok daha farklı.

İkinci Trump yönetiminin kıtasında büyük çaplı bir savaş olan bir Avrupa'yı adeta yok sayıyor olması Avrupa'da büyük bir şok yaratıyor.

Zira; Avrupa'nın bırakın kendini savunmayı, Ukrayna'ya tedarik sağlamak için ihtiyaç duyacağı türden büyük ve dönüştürücü savunma yatırımlarını kısa bir sürede yapması mümkün görünmüyor.

ABD sabrını yitirdi ve Trump yönetimi, Avrupa'nın uzun süredir devam eden beceriksizliğinden bıktığını açıkça ortaya koydu.

Avrupa ülkeleri, Avrupa'nın Ukrayna için ABD'den daha fazla taahhütte bulunduğunu (askeri destek olarak olmasa da dolar bazında) ya da 30 Avrupalı NATO müttefikinden 23'ünün 2024 yılında %2'lik savunma harcama sınırı aştığını, Polonya ve Litvanya gibi bazılarının ise %5'lik harcama yapmayı planladığını belirtseler de bu ABD'yi ikna etmiyor.

Diğer yandan ABD, Avrupa'daki savunma ve güvenlik politikasında henüz önemli bir değişiklik yapmadı.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio 3 Nisan'da yaptığı açıklamada ABD'nin NATO'ya bağlılığının devam ettiğini ancak kıtanın çok daha fazla harcama yapmayı kabul etmesi gerektiğini belirtti.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Amerika'nın çekilmesini fiilen kabul ederek bunun Avrupa ile koordine edileceğini söyledi. Bu bir zaman meselesi gibi görünüyor ve olup olmayacağı belli değil.  

Yakın zamanda Avrupalı uzmanlar arasında yapılan bir ankete göre ABD'nin Avrupa'dan çekilmesi, Rusya'nın nükleer saldırısıyla aynı düzeyde varoluşsal risk taşıyor.

Ancak retorik tehdit tek başına işe yarıyor. Avrupa nihayet savunma konusunda kendine çeki düzen vermeye başladı ve 800 milyar Avro'luk bir savunma yatırım paketi hazırlıyor,

İngiltere ve Fransa Ukrayna için Avrupa liderliğinde bir gücü harekete geçirmek için çalışıyor ve hatta Avrupa'nın güvenlik harcamalarını yetersiz yapan ve ABD'nin öfkesinin hedefi olan Almanya bile borçlanma limitlerinde bir değişiklik yaparak savunma için 600 milyar Avro daha ayırmaya hazırlanıyor.   

Bu tedbirler memnuniyet verici bir değişiklik olmakla birlikte, bunların hiçbiri kısa ve orta vadede Avrupa'nın kendini savunabilmesini sağlamaya yetmeyecek. Yıllardır süren görüşmelere rağmen, şu anda bir Avrupa ordusu yok ve bazı ülkelerin neredeyse hiç ordusu yok. Yani kıtanın daha fazla üniformalı personele ihtiyacı var.   

Bir gecede bir ordu kurulamayacağı ya da bir savunma sanayi üssü inşa edilemeyeceği gerçeği ortada ve bu noktada ABD'nin Avrupa'daki güvenlik taahhütlerini azaltma konusunda ne kadar ileri gidebileceğini de düşünmesi gerekecek.

Günün sonunda, Avrupa'dan çok erken ve çok hızlı bir şekilde ayrılmak kıtayı Rus askeri saldırılarına ve baskılarına karşı savunmasız bırakacaktır ki Putin'in fırsat bulması halinde bu kaçınılmaz görünüyor.

Ayrıca bu, Avrupa'da “ABD'nin güvenilmezliği” söylemini Avrupa'yı Çin ile daha yakın ekonomik ve hatta askeri işbirliğine yöneltmek için bir bahane olarak kullanacak sesleri cesaretlendirecek.

ABD yönetimi 80 yıllık bir yatırımı konusunda tereddütler yaşıyor ve Avrupa'nın artık uyanma vakti geldi.

Kaynak:

GDH Haber

etiketler
ABD
Avrupa
Ukrayna
Trump
Ticaret Savaşı
Gümrük Vergisi
Savunma
Loading Spinner