Real Clear World: İran-İsrail krizi, Oyun teorisi ve Nash Dengesi
7 Ekim sonrası ortam İsrail'in ve İran'ın planlarını nasıl değiştirdi? İran-İsrail krizi, “Oyun teorisi” ve “Nash Dengesi” teorilerine meydan okuyabilecek mi?
Son Güncelleme: 22.09.2025 - 02:31
ABD merkezli yayın organlarından Real Clear World'de, 12 günlük savaşın ardından, İsrail ve İran arasında gelişen dengelerin ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Bölgede İsrail'in saldırgan tutumları nedeniyle değişen dengelerde İran'ın görünürde ikinci planda kaldığı tespiti yapılan analizde, ancak uluslararası litaratüre giren “Oyun teorisi” ile yeni bir çatışma dalgasının ortaya çıkma olasılığının giderek arttığı tespiti yapıldı.
Analizde ayrıca; İran ve İsrail'in dört farklı yol ile hedeflerini hayata geçirme stratejisini devam ettiği belirtildi.
İşte Real Clear World'de yayınlanan analiz:
İsrail ile İran arasında 12 gün süren savaş sona ermiş görünüyor. Ancak özellikle İsrail'in bu çatışmaya “duyduğu ihtiyaç” nedeni ile bir sonraki çatışma süreci şimdiden şekillenmeye başladı.
Zira “Oyun teorisi”, yeni bir çatışma dalgasının ortaya çıkma olasılığını değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.
Uluslararası ilişkiler genellikle belirsizlik ve muğlaklık alanı olarak görülür. Ancak bu bulanık ortamda, oyun teorisi, “ihtiyaçların” süreçleri nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor.
Zira; eskalasyon olasılıklarını anlamak, artık sadece akademik bir egzersiz değil ve çatışmaların kazançları, artık çatışmalardan daha önemli!
Derin ideolojik kökler ve çıkarlar
İran ile İsrail arasındaki askeri gerilim ve düşmanca etkileşim yeni bir fenomen değil.
Bu süreç, 1979 İran Devrimi'nin Ortadoğu'yu altüst ettiği anda başladı ve İran'ın o günden itibaren başlayan “devrimci kimliği” bugüne kadar her zaman İsrail karşıtı duygularla hareket etti.
Humeyni, İsrail'i defalarca “yok edilmesi gereken kanserli bir tümör” olarak nitelendirdi. Halefi Hamaney de bu söylemi devam ettirerek, İran'ın neredeyse tek “hedef” haline getirdi.
Ancak bu ideolojik düşmanlık sadece bir retorik değildi.
İran, dört resmi politika aracılığıyla ve tutarlı bir şekilde bu hedefleri hayata geçirdi ve geçirmeye de devam ediyor.
Bunlardan ilki; bölgesel silahlı vekil ağı oluşturmak (Hizbullah, Hamas, Şii milisler, Husiler), ikincisi; İsrail'e karşı bir nükleer program geliştirmek, üçüncüsü; gelişmiş balistik füze cephaneliğini genişletmek ve dördüncüsü; bunu ülkenin propaganda unsuru olarak kullanmak.
İran, 7 Ekim'e kadar bunların neredeyse hepsinde başarılı oldu.
Oyun Teorisi ve tırmanma
Oyun teorisi, uluslararası ilişkilerde karşılıklı bağımlılık koşulları olarak tanımlanan durumları inceler ve bu, tarihte defalarca tekralanan bu döngüyü daha da kıymetli hale getirir.
Oyun teorisindeki merkezi kavram olan Nash Dengesi ise, hiçbir aktöre fayda sağlamayan noktayı ifade eder.
İşte gelinen noktada İran için İsrail ile çatışma Nash Dengesi'be ulaşmışken, İsrail ise bu durum tam tesi şekilde ilerledi.
Soğuk Savaş sırasında Nobel ödüllü Thomas Schelling, oyun teorisini kullanarak Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği'nin sürekli krizlere rağmen nükleer savaşı nasıl önlediğini açıklamıştı.
Schelling'in “sınırlarda oynama” kavramı ile, rakibi taviz koparmak için felaketin eşiğine itmek yaklaşımını da bir Nash Dengesi olarak tanımladı.
Bu yaklaşıma göre; her iki süper güç de, misilleme “yok edici” olacağı için ilk hamleyi yapmadı. Ancak zayıflık göstergesi olacağı için de geri adım atmadı.
Günümüzde Oyun Teorisi ve Nash Dengesi
Bugün İsrail-İran çatışması da aynı mantıkla gelişiyor.
Doğrudan iletişim kanallarının olmaması, tırmanan tehditler ve uzun caydırıcılık adımları, oyun teorisinin tekrarlanan çatışmalara yol açacağını öngördüğü koşulları tam olarak tekrar yaratıyor.
1981'de Irak'ın Osirak nükleer reaktörüne yapılan saldırı ve 2007'de Suriye'nin al-Kibar reaktörünün imha edilmesinin ardındaki mantık buydu.
Nitekim bugün İsrail, diğer Arap komşularını değil, sadece İran'ı varoluşsal tehdit olarak görüyor ve 7 Ekim saldırıları ile bu tezini ispatlamaya çalışıyor.
İsrail'in stratejik yeniden ayarlaması en iyi Nash Dengesi açıklanabilirken, İran'ın uzun süredir izlediği strateji ise oyun teorisinde tavuk oyunu ile açıklanabilir.
Bu durum; iki oyuncunun çatışmaya doğru ilerlediği ve her iki tarafın da rasyonel stratejisinin, diğer tarafın önce geri adım atacağını umarak kararlı kalmak olduğu, ancak tırmanmanın her iki taraf için de felaketle sonuçlanabilecek riskler taşıdığı bir durumu tanımlar.
Yıllar boyunca İran, nükleer programını “tavuk oyunu” dinamiklerine hapsetti ve doğrudan çatışma riskiyle karşı karşıya kalmadan nükleer kapasitesini geliştirmeye çalıştı. Bu dengeleme, nükleer programı için diplomatik kanalları açık tutarken, aynı zamanda bölgedeki vekil aktörlere de güvenmeye dayanıyordu.
Bu ikili strateji uzun yıllar etkili oldu. Ancak tüm bu teorile artık iflas etti.
Zira; her oyun teorisi stratejisi gibi, bu stratejinin de yürümeyen içsel dinamikleri ve potansiyel yanlış hesaplamaları vardı.
İlk olarak, vekillere olan bağımlılık İran'ın savunmasızlığını artırdı. 7 Ekim sonrası ortam İsrail'in hesaplamalarını değiştirdiğinde, İran vekil güçleri yeriine direkt bir yülşme ile karşı karşı karşıya kaldı.
İsrail, vekil saldırganlığını doğrudan İran saldırısı olarak tanımlamaya başladı ve İran'ın tampon bölgeler strateisi çöktü.
İkincisi, İran'ın stratejisini besleyen ideolojik itici güçler oyunun riskini artırdı. Risk ne kadar yüksek olursa, gerilimi azaltmak o kadar zorlaşır ve dinamik, doğrudan çatışmanın artık kaçınılmaz olduğu bir dönüm noktasına doğru itilir ki öyle oldu.
Çatışamanın kaçınılmaz olduğu tehlikeli denge
Gelinen noktada her iki tarafta artık bu stratejik oyuna nokta koymak zorunda kaldı ve stratejiler artık tam olarak bir kumara dönüştü.
Bu değişim, klasik oyun teorisi modellerine davranışsal bir düzeltme getiren olasılık teorisiyle açıklanabilir ve bu teori, yüksek potansiyel kayıplarla karşı karşıya olan aktörlerin daha büyük risklerle kumar oynamaya daha yatkın olduğunu söylüyor.
Gelinen nokta; her ,ki taraf için de, hayatta kalmanın her şeyden daha değerli olduğu ve başarı belirsiz olsa bile tırmanma risklerini alabileceğini gösteriyor.
İsrail ve İran arasında 12 günlük savaş sona erse de, böyle bir ortamda caydırıcılık artık kimseye güvenlik sağlamaz ve şiddet döngüsünün eninde sonunda devam edeceğini ortaya koyar.
Kaynak:
Real Clear WorldGDH Digital Telegram kanalına abone olabilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The New Arab: İsrail'in artan saldırganlığı ve Arap NATO'su fikri
The New Arab: Mısır ve İsrail askeri bir çatışmaya doğru mu gidiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
İşgalci İsrail bir kez daha ateşkesi ihlal ederek Gazze’yi bombaladı
Guinness İsrail’den rekor başvuruları almayı durdurdu
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


